Tarih, 29 Ekim 1933…
Kürsüde, o çok sevdiği, uğruna gencecik ömrünü feda ettiği Türk Milletine hitap ediyordu Atatürk…
Adeta selam getirmişti yüce milletine…
Tarlalarda karga kovalayan Mustafa’dan…
Matematik öğretmeninin zekâsına hayran olarak Kemal adını verdiği Mustafa Kemal’den…
Gencecik yaşında savaş meydanlarında kanıyla, canıyla aldığı rütbeleriyle, Gazi Mareşal Mustafa Kemal Paşa’dan…
Ve o çok sevdiği milletine armağan ettiği cumhuriyetin 10’uncu yıl dönümü kutlamaları sırasında, milletine hitap ediyordu, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk:
“Türk Milleti!
Kurtuluş savaşına başladığımızın 15'inci yılındayız. Bugün cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır.”
Ve bu bayramın kutlanmasını sağlayanın da bizzat milletin kendi iradesi olduğuna vurgu yaparak,
“Yurttaşlarım!
Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Bundaki muvaffakiyeti Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkârane yürümesine borçluyuz.”
Milletine olan güveninden zerrece vazgeçmeyen, Türk Milleti dışında hiç kimseye güvenmeyen Atatürk’ün emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün yüzüncü yılı…
Kutlu olsun…
***
O günden bugüne tüm zorluklara, tüm çilelere, tüm ihanetlere rağmen dimdik ayaktayız; daha nice yüzyıllarda da ayakta olmaya devam edeceğiz.
Zaten öyle dememiş miydi:
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Emanetine sahibiz Atam!
Sen yedi düvele karşı Kurtuluş Savaşı verip Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdun… Bizler de yedi düvelin içimize soktuğu hainlerin kalleşçe kalkışmalarını bir gecede bertaraf ettik.
Sen anayurdu demir ağlarla örmeyi hayal ettin… Biz bugün otomobillerden de hızlı giden trenlerle uzakları yakın ediyoruz.
Sen bilim dedin, teknik dedin, spor dedin… Gençlerimizin icatları senin ruhunu şâd ederken, sporcularımız dünyayı dize getiriyor.
Sen “İstikbal göklerdedir” demiştin ya,
Biz uzunca bir süre kendi teknolojimizi kuramadığımız için dost sandıklarımızdan temin ettiğimiz uçakları, hava savunma sistemlerini artık kendimiz yapıyoruz, müjdeler olsun Atam!
Yapmakla da kalmıyor, dünyaya artık biz satıyoruz.
Milli Savunma Sanayimizin son yıllardaki atılımlarıyla dünyaya silah teknolojisi satar olduk.
Kızılelma’mız göklerden sana ve bu toprakları vatan yapan nice şehitlerimize her gün selam ediyor Atam!
Biz artık kendi otomobilimizi de üretiyoruz. Hem de son teknoloji…
Devrim’i ayak oyunlarıyla müzelik edenlere inat gerçek devrim neymiş onu gösteriyoruz cümle âleme!
Türkiye Cumhuriyeti’ni, 100’üncü yılında bölgesinde söz sahibi, içerideki hainleri yok olma seviyesine getirmiş ve tüm iç ve dış ihanetlere rağmen artık atılımılar yapan bir konuma getirdik, sen rahat uyu Atam!
Ey Büyük Atatürk,
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğimize dair verdiğimiz sözün sonuna kadar arkasındayız.
Ve muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızda akan asil kanda olduğundan bir gün olsun şüphemiz olmadı, olmayacak.
Nice 100 yıllarda yaşasın Türkiye Cumhuriyeti…
Ve 100’üncü yıldan selam olsun, onu bize armağan edene…
