ŞEYMANUR ÇALIŞKAN


Ataması yapılmayan sağlıkçılar adına


Ülkemizin en çok gelişme gösteren ve yatırım odağı olan sektörlerinden biri kuşkusuz ki sağlık sektörüdür. Hastane, toplum sağlığı merkezi, acil yardım istasyonları ve daha birçok sağlık kuruluşunun sayısı giderek artıyor. Hatta bizler ülkece bunu bir başlık altında özetliyoruz: Sağlıkta Devrim!

Devrim olarak nitelendirilmesinin başlıca esası artan hastane sayıları, hekim seçebilme özgürlüğü ve bilhassa ilaç tedarikinin kolay yoldan sağlanabiliyor olması. Bunlar ülkemiz için elbette çok büyük ve güzel gelişmeler. Lakin?

Giderek gelişmekte olan sektörümüz  -Sağlıkta Devrim-  içerisine 400.000 mezun ataması yapılmayan sağlıkçılar dâhil edilebilir mi? Şahsi fikrim edilemeyeceği yönünde. Çünkü istihdam yok.

Bu 400.000 mezun genç insan -ki bu yıl aralarına binlerce yeni mezun daha eklendi- aylardır, hatta yıllardır kendi mesleğini icra edememekten mustarip, tıpkı benim gibi. Yıllarca kendini sağlık sektöründe yetiştirip emek veren, üstüne atanabilmek için girdiği sınavdan hayli yüksek puanlar alan 400.000 küsur mezun gencin emekleri, hayalleri, istikbali taşeron denilen kavrama mağlup edilirken bizler hangi devrimin kutlamasını yapıyoruz?

Bugün kamu kurumu niteliği taşıyan istisnasız bütün hastaneler personel eksikliğinden yakınıyor. İstihdamın yetersizliği bir yana taşeronlaşmanın önüne geçilmemesi ve hatta bu sektörde taşeronlaşmaya yönelik yeni adımlar atılması binlerce gence verdikleri emeğin çöpe gittiğini düşündürüyor ki bendeniz bu durumun en canlı örneği ve yakın tanığıyım.

Ortaöğretim mezunu sağlıkçıların istihdamı son zamanlarda çok daha azaltıldı ve gerekçe olarak ülkenin eğitim seviyesinin yüksek tutulmasının planlandığı savunuluyor. Plan elbette makul, eğitim doğru verildiği sürece her şeyin üstündedir. Mademki amaç eğitim seviyesinin gelişmesi, öyleyse ortaöğretim mezunu sağlıkçıların kendi bölümlerinde üniversiteye sınavsız geçiş hakkı kaldırılmamalıydı. Kaldırılmış olsa dahi öncelikli olarak bu alanda eğitim gören insanların yine kendi bölümlerinde eğitimlerini tamamlamaları adına önceliğe sahip olmaları gerekirdi.

Artan mezun sağlıkçı ve yığılmaya karşın yapılabilecek en güzel çalışma ileriye dönük belli süreli personel ihtiyaç planlamalarının yapılması, lise ve üniversitelerde belirlenen rakama göre sağlık personeli yetiştirilmesidir. Umuyorum ki sağlıkta devrim adı altında yapılan çalışmalar içinde bu hususta da dişe dokunur gelişmeler görürüz.

O halde sahiden bir devrimden söz ediliyorsa hepimiz bu devrimin bir parçası olmalıyız. Sağlık hizmeti sunulurken bu hizmet sağlık çalışanının gereğinden fazla çalışarak sosyal yaşamının bozulmasına yol açıyorsa ben burada sağlıkta devrimden söz edilebileceğini düşünmüyorum. Zira devrimden yararlanan düşünülürken, esas devrimi yapan doktor, ebe, hemşire ve sağlık teknisyenleri göz ardı ediliyor.

Devrime katkıda bulunmak amacıyla açılan onlarca hastane tıp alanında dirsek çürütmemiş deneyimsiz taşeron gruba kurban edilecekse burada da sağlıkta devrimden söz etmeyelim.

Taşeron ve sertifikasyonun olmadığı, yeterli ve adil istihdamın sağlandığı sağlık sektörü temennimizdir. Aldığımız eğitimlerin heba edilmediği bir sektörde bizlerde genç sağlık mezunları olarak yerimizi almak istiyoruz.

İnsan hayatı riske atılmayacak kadar değerlidir.

  • Salı 23.7 ° / 10.8 ° false
  • Çarşamba 29.4 ° / 15.1 ° false
  • Perşembe 29.3 ° / 13.5 ° false