Yüzlerce binlerce yıl öncesinden gelen tedavi yöntemleri, arayış içerisindeki insanlığın yeni kurtuluş reçetesi olmaya başladı son yıllarda.
Hem İslamiyet öncesi hem de İslamiyet sonrası Türk topluluklarında sıkça başvurulan bir yöntem olarak karşımıza çıkan bitkisel tedavinin bazı türlerine “Nebevî Metot” denilmeye bile başlandı; birçok peygamberin kullandığı yöntemler olarak örnek gösterildi. Şaşırmamak ve abartmamak gerek!.. O dönemlerde kimyasal maddelerden imal edilen ilaçlar üretilemeyeceğine göre elbette bitkilerle tedavi yöntemleri uygulanmak zorundaydı.
Aslına bakacak olursak, “eczacılık” mesleğinin özü de ilaç satmak değil, ilaç imal etmek üzerinedir. Aktarlar, şifacılar, herbalistler bu şekilde ortaya çıkmıştır.
***
Bilimle paralel olarak gelişen ilaç sektörü elbette birçok derdin şifasıdır.
Ancak birçoğu kimyasal terkiplerle imal edilen ilaçların mutlaka yan etkileri vardır. Yani bir yanınızı onarırken diğer yanınızda sorunlara yol açma ihtimali oldukça yüksektir bu tür ilaçların.
Peki, bitkisel tedavinin hiç mi yan etkisi yoktur?
Tabiattaki her bitkiyi ilaç olarak kullanabilir miyiz?
***
Köyde, piknik alanlarında, yeşilliğin bol olduğu yerlerde gezip tozarken hepimiz hayranlıkla seyreder, hayranlıkla koklarız tabiatın bin bir rengini ve kokusunu. Yüce Yaratan’ın bizlere bahşettiği onca güzelliği… Birçoğunu da koparıp yeriz; faydalı ya da lezzetli diyerek. Lakin birçoğuna da yaklaşmayız bile; zehirli ya da zararlı olduğunu bildiğimiz için.
Madem bitkilerin hepsi faydalı değil, öyleyse her önümüze geçen aktara girip bilinçsizce bir şeyler alıp kullanmak ne kadar faydalıdır?
***
Son yıllarda, kimyasal ilaçlarla iyileştirilemeyen birçok rahatsızlığa bitkisel tedavi yöntemleri geliştirilmeye başlandı. Özellikle estetik kaygısıyla ortaya çıkan zayıflama ya da kilo almaya yönelik bitkisel ürünler birçok kişinin, özellikle de bayanların umudu haline geldi.
Ne var ki, her işte olduğu gibi bu sektörde de fırsatçılar hemen ortaya çıkıverdi.
Bitkisel tedavinin hiçbir yan etkisi olamayacağını iddia edenler, bu tedavilere ihtiyaç duyan insanlara umut tacirliği yapmaya başladılar.
Tesadüfen tanıdığım “Herbalife” adlı Amerikan şirketinin ürünlerinin birçoğunda tespit edilen “metamphetamine” maddesinin insana (geçici olarak) aşırı cesaret ve güç verdiğini; aynı zamanda da bağımlılık yapıcı etkisi olduğunu bilmesem belki şu anda bu satırları sizlerle paylaşamazdım!..
Toplantılarındaki tavırları ya da kullanıcılarının davranışlarını gözlemleme şansı bulabilirseniz ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirisiniz!.. (Devamı Yarın)
Bitkilerle tedavi ne kadar sağlıklı? (2)
(Dünden Devam)… Hiç düşündünüz mü, son yıllarda ortaya çıkan bitkisel zayıflama ürünlerinin içerikleri hep değişiyor…
Mesela bir iki yıl önce “biber hapı” zayıflamayı sağlıyor diye şişeleyip fahiş fiyatlarla satanlar, birkaç ölüm ve ağrı hastalık durumlarının ardından “biberiye, accai berry altın çilek” gibi bitkilere yönelmeye başladılar.
Ne garip ki, reklam filmleri haricinde bir Allah’ın kulu da çıkıp, “Evet, bu bitki gerçekten çok faydalı; bakın, şu kadar kilo zayıfladım” diyeni hiç duymadım, görmedim.
Bir de bu tür ürünlerin ilginç olan yanı şu: “Şu kadar şişe ya da şu kadar süre kullanmalısınız ki faydasını görebilesiniz!”
İyi de söylediğiniz süre dolmadan ya şirketiniz batıyor, ya birileri öldüğü için kaçıp saklanıyorsunuz, ya da ürünün içeriğindeki bitkiyi değiştiriyorsunuz.
Yoksa asıl amaç tedavi değil de “soygun mu?”
Yoksa asıl amaç “umut tacirliği mi?”
***
Günümüz tıp doktorlarının birçoğunun da kısmen kabul ettiği bitkisel tedavi yöntemleri modern tıpta “destekleyici yöntem” olarak kabul görür. Yani, bitkilerle tedavi asıl tedavi değil, yan tedavi olarak kullanılabilir. Mesela, kabızlık sorunu olan bir kişinin, doktor kontrolü altında hastalığının sebebi teşhis edilmeye çalışılırken bir yandan da rahatlamak için bol posalı sebze ve meyve tüketmesi gibi…
Fakat bu işi ticaret haline getirenlerin birçoğu, bu tür bir tedavinin tek tedavi yöntemi olarak kullanılabileceğini iddia ederler…
***
Bitkisel tedavi ürünleriyle ilgili olarak ülkemizdeki bir gariplik de bu ürünlerin doğrudan insan sağlığına etki ediyor olmasına rağmen (özellikle Herbalife tarzı ürünler), bu ürünlerin üretilmesine ve pazarlanmasına dair iznin Tarım Bakanlığı’ndan alınıyor olması…
Birçoğu eczanede reçeteyle satılabilecek ilaçlar kadar riskli iken, izni neden Sağlık Bakanlığı’ndan değil de Tarım Bakanlığı’ndan alınır, bunu da bir türlü anlayamam!..
Zaten bu ürünlere de “ilaç” denilmesini istemeyen bu işin pazarlamacıları “ürün” kelimesinin kullanılmasına da özellikle dikkat ediyorlar.
***
Sağlık elbette her şeyden önemlidir.
Allah yokluklarını göstermesin, doktorlarımız ve eczacılarımız da bu konuda insanlığa hizmetlerini sürdürmektedirler.
Öte yandan birçoğumuz artık ilaç kullanmaktan bıktığımız anlarda hemen bitkilere sarılıp eski nesillerin sağlık sırlarını çözmeye çalışıyoruz.
Mutlaka daha az riskli olan bu yöntemi kullanmamız gerekir; ancak bu işin tüccarlığını yapanlara, umut tacirliğini yapanlara ve sağlımızla oynamaya çalışanlara da dikkat ederek!
