İSMAİL DURSUN KUZUCU


Gâvur yiyeceğine Türk Askeri yesin”


(Gerçek, yaşanmış bir Kurtuluş Savaşı hikâyesi)

İkinci kez Eskişehir, Seyitgazi ye tayinim çıktığından evimi de tekrardan götürmediğimden, her hafta Cuma günleri Kırıkkale'ye, Pazartesi günleri de Seyitgazi' ye üç yüz kilometrelik yolculuk başlıyordu. Yaklaşık üç yıl süren bu yolculuk hikâyelerinin, içinde Polatlı, Temelli'deki duyduğum bir hikâye beni çok etkilemişti.  Yolculuk esnasında duyduğum, yerine gidip yaşayanlardan dinleyerek edindiğim izlenimleri, sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu yolculukların en güzel yanı, bilmediğin tanımadığın insanlardan, yeni yol hikâyeleri dinlemekti.

Üç yıl, her afta hiç takıntısız arabamla bu gidip gelmeler devam etti.  Bu gidiş ve gelişlerde, konuşma yapalım, sıkılmayayım, uykumuz gelmesin diye bazen yolda el kaldıran otostopçuları” yanıma alıp, konuşa konuşa giderdik ve de gelirdik.

Bir gün sabah namazından önce yola çıktım. Eskişehir e doğru yol alırken, Ankara'yı çıkınca tam, belin üzerinde çayları beleş ve sabah poğaça ve simitlerinin tazece satıldığı kalabalık bir uğrak yerinde kahvaltımı yaptıktan sonra, orta yaşlı bir bay, yanıma yaklaştı ve beni Polatlı'ya kadar alır mısın? Dedi.

Zaten benim uykumun gelmemesi için aradığım bir ortamdı ve kabul ettim.

Giderken tanıştık ve hal hatır her şey üzerine birbirimizi deşeliyorduk.

Hocam şu araziyi görüyor musun” diyerek tekrar söze başladı:

İşte bu gördüğün arazinin hepsi bir kişiye ait ve bu araziyi bir köylüye Atatürk vermiş” dedi.

Uykum gelmeye başladığı için bu söz zihnimin açılmasına ve uykumun kaçmasına sebep oldu.

Hayretle:

Hani Atatürk, haktan ve köylüden, çiftçiden yana idi, yoksa bu arazinin hepsini bir tek kişiye mi verdi, dedim.

Evet, Hocam”, diyerek tekrar söze başladı. Bende ne uyku ne de uyuşukluk kalmıştı.

Yunan Polatlı'ya gelince Atatürk te askerleriyle Yunan'a doğru gidiyormuş. Asker yorgun, asker bitkinmiş. Ortam o kadar kötüymüş ki askerin yiyeceği ve giyeceği yok denecek kadar azmış.”

Bu arazinin sahibinin bin beş yüz civarında koyunları ve keçileri varmış. Türk askerlerinin yorgunluğunu ve açlığını görmüş ve Atatürk'e ‘Tüm sürüyü kesin ve Türk askerlerine yedirin' demiş.

Atatürk, Olmaz senin de çoluğun çocuğun var, birazını alalım gerisi sana kalsın” der.

Sürü sahibi'' Hayır paşam'' der. ‘'Lütfen tüm sürüyü askerimize gönül rahatlığı ile veriyorum. Zaten yunan gelirse hepsini elimden alırlar. Gâvur yiyeceğine, Türk askeri yesin''der.

Gerçekten sürünün tamamını Atatürk'e verir ve bu iaşe Türk askeri için iyi bir moral ve takviye olur. Savaş kazanılır ve yunan denize dökülür. Atatürk bu zor zamanda askerimize büyük bir iyilik ve moral veren bu köylüyü unutmaz ve o bölgedeki tüm arazileri o vefakâr Türk köylüsüne verir.

Polatlı istikametinde temelliye varmadan solda küçük şirin Kuğu Gölü vardır. İşte burası ve çevresindeki yerler Atatürk'ün vefakâr köylümüze bağışladığı yerlerdir.  Ben oraya vardım ve bu hikâyeyi birde o köylümüzün torunundan dinledim. Sizlerde yolunuz düşerse gidip aynı hikâyeyi dinleyebilirsiniz.

Kurtuluş Savaşımız ve bağımsızlığımız, belki daha hikâyesini duymadığımız. Bilmediğimiz ne çok fedakârlıklarla kazanılmış, hikâyeleri vardır. Cumhuriyetin gelmesiyle malına mal, mülküne mülk katanlar, tüm bu kazanımlarınızın içinde bu köylü amcamızın hakkı olduğunu unutmayalım.  Bu gün malını ve mülkünü katlayanlar, tüm bunları anlayabilirler mi acaba, bilemiyorum.

  • Cuma 23.2 ° / 11.5 ° Güneşli
  • Cumartesi 23.2 ° / 8.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazar 19.8 ° / 6.7 ° Güneşli