SERDAR BOZDOĞAN


İnsanı İnsan Yapan Erdem Ahlâk´tır


Ahlak, insanda olması gereken bir takım güzel huyların başlangıcıdır. Daha da önemlisi insanda olmaz ise insanda insanlıkta olmaz. Bu huyları terbiye yoluyla maddeden ayrılmış mana odaklı ilmi eğitim sistemleri içerisinde kazanabiliriz. Bu ahlaki değerler insanı adam sıfatına eriştirip onurlandıran erdemlerin başında gelmektedir. Bu erdemler;

Güler yüzlü olmak, temiz olmak, merhametli olmak, tevazulu olmak, affetmek, susmak, doğru konuşmak, sabır etmek, büyüğe saygı duymak, küçüğe sevdi sunmak, yaşlılara yardım etmek, doğa ve tabiatta dış temizliğe önem vermek ve korumak, haksızlığa asla boyun eğmemek, ilim ve bilime önem ve özen göstermek güzel ahlakların başlangıcıdır. Güzel ahlak yeryüzüne peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) efendimizin mirasıdır. Bu erdemler insanı kin, nefret, kıskançlık, dünya arzusu, iktidar tutkusu, para, ün, şöhret duygusundan arındırarak huzurlu ve müreffeh bir yaşama sevk eder. Bu atmosfere erişen bir toplum mutlak suretle sağlıklı ve başarılı bir toplum olarak muasır medeniyetler seviyesinde öncü olmakla birlikte, bu erdemlerden mahrum kalan veya mahrum bırakılan toplumlar ise sağlıksız, başarısız, problemli bir hayat içerisinde toplumsal olarak psikolojik bir depresyon atmosferi içerisinde dünyayı kendi gözlerinin gördüğünden ibaret sayıp dışa kapalı dezenformasyona uğramış bir yaşam politikası içerisinde aynada gördüğü suret ile boğuşarak hayat sürmektedirler.

Manevi bir tanımın yanı sıra ahlakı bilimsel kategorilerde değerlendirenlerin tanımı ise şöyle özetlenebilir;

Muayyen bir dönemde, açık ve kesin olarak belirlenmiş bir toplumun uyması gereken davranış kurallarını inceleyen bilim dalıdır. Bu tanımlamayı esas alarak toplumların geneline hâkim olan kurallardan bahsetmek zordur. Aynı topluluk içinde yaşayan bireylerin, hepsinin kabul ettiği bazı kaideler varsa da zaman ve şartların ahlaki dinamikleri değiştirmesiyle mevcut prensipler yeniden yorumlanır. Bu noktada, hukuk kanunların koruduğu, ahlak ise vicdanın koruduğu menfaatleri belirler. Bu sebeple ahlaka vicdan hukuku da denilebilir. Günümüz dünyasında topluluklar arasında sosyal denge kurmak, kurulan dengeyi korumak ve geliştirmek eğitimle mevcut olup, bu da devletimizin öncelikli görevleri arasında bulunmaktadır. Kısacası ahlakı insanlara aşılamak ilim ve bilim odaklı bir eğitim sistemi ile mümkün olup bunu milli bir sivil toplum çalışmaları ile halka arz etmek devletlerin halkına sunması gereken öncelikli görevlerindendir.

Mahallemizden ilçemize, ilçemizden ilimize, ilimizden bölgemize, bölgemizden ülkemize, ülkemizden kıtamıza, kıtamızdan dünya geneline yönelik konuya haiz yürütülen bir ar- ge çalışmasına baktığımızda bütün sorunların, bütün hastalıkların, bütün kavgaların, bütün savaşların doğuşu kin ve nefret üzerine kurulmuş sağlıksız ve bozuk bir psikolojik düşünce akımından hâsıl olmakla birlikte ahlaksızlığın temeli de ilk burada atılmıştır. Halen günümüzde çözülemeyen bütün problemlerin temelinde ahlaksızlık yer almaktadır.

Bütün bu olumsuz oluşumların günümüzde entelektüel akım odaklı moda ve trend duygusu ile yanlışı süsleyip, boyayıp daha sonra doğruymuş gibi halka işte bu modern yaşam koşullarının kaidesi ve kuralları diyerek sunulmakta ve halktan da yoğun talep görmektedir.

Devletimizin; sosyolojik, antropolojik, psikolojik, pedolojik olgularla bölgesel ve ülke genelini kapsayan ar?ge çalışmalarıyla sorunları tespit ederek, ilim ve bilim öncülüğünde eğitim ve kültür çalışmalarıyla, sosyal politikalar eşliğinde sergilenen milli bir sivil toplum hareketi ile yürütülecek çalışmalarla ülkemiz, devletimiz ve milletimiz için fayda sağlayacağı görülmektedir.

Devletimiz, halkı tarafından tek vücut halinde farklı misyonlar içerisinde olmakla birlikte aynı vizyona kavuşabilmeyi öncelikli ilkeleri arasına alarak hareket etmediği sürece sıraladığımız olumsuz etkenlerden tamamen kurtulması mümkün olamayacaktır.

Devletimizin halk tarafından desteklenmesi ve devlet yöneticilerinin sorunlara çözüm odaklı politikaların oluşturulması ve oluşturulan çözüm odaklı politikaların hayata geçerek uygulanabilir hale gelebilmesi için halkın güçlü eğitim sistemlerinin yanı sıra sivil toplum çalışmaları eşliğinde desteklenmesi gerekmektedir.

Ahlak bir güç merkezidir. Bu güç merkezinin zıddı olan ahlaksızlıkta batıl düşüncelerin ve cehaletin merkezidir.

İnsanlar televizyon, gazete, internet vb. yayın unsurları tarafından olumsuz etki oluşturacak yayınlar tarafından bilinçsizliğe sürüklenmektedirler. Buradaki olumsuzluk etkisi insanların doğruluğunu araştırmadan inandığı haber içerikli yayınlardır. Toplumların olumsuz olarak büyük bir şekilde etkilenmesine yol açan dezenformasyon çalışmalarının etkisizleştirilmesi gerekilmektedir. Bu dezenformasyon çalışmalarını etkisizleştirme girişimleri de ancak ve ancak güçlü eğitim sistemleri ve bu sistemlerin milli sivil toplum hareketleri ile yaygın hale getirilerek desteklenmesi ile mümkün olacaktır. Ülkemizin vatandaşlarına hiçbir ayrım gözetmeksizin hizmet içerisinde gayret göstermenin yanı sıra sivil toplum hareketleri ile bu gayretler halk tarafından tam anlamı ile desteklenerek devletimizin vizyonunun büyümesi, yurttaşlarımızın, dünya genelindeki dost ve akraba topluluklarımızın ufuklarının genişletilmesi ve geliştirilerek güçlenmesi sağlanacaktır.

Bugün ülkemizde yaşanılan sorunların temeline baktığımızda;

Milli eğitimin temel değerlerinde ahlak eğitimin yetersizliği,

Milli eğitim çalışmaların okul içerisinden ibaret olup sosyal politikalarda yetersizliği,

Ülke genelinde yetersiz olan milli sivil toplum çalışmaların bir bütün halinden uzak olup, parçalanmış bir biçimde kırk guruba bölünerek her gurubun birbirinin aksi ve farklı metotlar içerisinde hareket etmesi ile hâsıl olan fikir çatışması ve görüş ayrılıklarının fanatiklik düşüncesi ile münakaşalara sevk edildiği,

 

Üreten toplum olgusundan tüketen ve dışa bağlı kılınan bir düşünce atmosferine mahkûm olunan,

Sivil toplum gruplarının milli çalışmalardan soyutlanıp ekonomik, politik ve bürokratik lobicilik hevesine kapıldığı,

Sivil toplum sahasındaki bu zafiyeti keşfeden yabancı ülke istihbarat kuruluşlarının uğrak noktası olduğu,

Dezenformasyon odaklı iç karışıklık hamlelerinin gün geçtikçe hız kazanarak toplumun sosyal dokusunu zedelediği,

Medya gücüne hâkim olanların da bu olumsuz faaliyetleri dışa servis ederek ülkemizi tehlike ve zararlı standartlarda gösterme girişimi öncelikli olmakla birlikte İslamafobi çalışmalarının da hız kazandığı,

Görülmektedir.

Bugün Ortadoğu kan revan içerisinde bir hal almışken, bugün Orta Asya´da insanlar katledilirken, bugün Asya´da insan eti yemek modern bir medeniyet nişanıymış gibi algılanırken bütün bu olumsuzlukların ve caniliğin temelinde ahlaksızlık yatmaktadır.

Bugün matematikteki havuz problemleri, edebiyattaki şiir ve naat dizeleri, hayat bilgisinin hiç bilinmeyenleri, ruh ile anı tadılmayan tarih, ırmakların hangi denize aktığını gösteren coğrafya, maddenin içeriğini anlatan fizik, formüllerle deneylere ışık saçan kimya ve daha niceleri ahlak eğitimi ile taçlanmadığı sürece barışı sadece hayallerde görebiliriz.

Ahlaksızlığa en büyük tokat ahlak eğitimi ile başlar.

Ülkemizin sorunsuz bir beyin, sağlıklı ruh ile sorumluluk bilincinde ve sıhhatli bir yaşam içerisinde mutlu toplum olgusu ekseninde hayat sürmelerini ümit eder, yeni eğitim ve öğretim yılının hayırlara vesile olması dileklerimle?

  • Salı 23.7 ° / 10.8 ° false
  • Çarşamba 29.4 ° / 15.1 ° false
  • Perşembe 29.3 ° / 13.5 ° false