YAŞAR KAYA


İnsanın asli değeri...


İnsan mutlaka bir yaratıcıya inanmak ihtiyacını duyar. Bu insanın fıtratında, yani yaratılışında vardır. Nasıl ki, insan yemeden yaşayamaz. Maddî midenin ihtiyacını temin etmesi lâzım. Çünkü yaratılışı bu şekilde dizayn edilmiş, programlanmıştır. Manevî mide hükmünde olan ruhun gıdası da, bir Yaratıcıya inanmaktır. Bir ayette de Cenab-ı Hak mealen şöyle buyuruyor:

Kalbler, yalnız ve ancak Allah´ı anmakla tatmin olur.?
İşte burada, inanma ihtiyacının doğru şekilde yönlendirilmiş olması çok mühimdir. Neye ve nasıl inanılması gerektiği iyi bilinemezse, yol bataklığa saplanabilir. Bundan dolayı ki:

Müslümanın dünyasında asli değer, vazgeçilmeyen değer, esas değer; erkân-ı imaniyedir. Tabiri caizse, maneviyat bir mimari ise, erkân-ı imaniye onu temelidir. İnsanı bir ağaca teşbih edersek, iman hakikatları o ağacın köküdür. Kök olmadan ağaç filiz verebilir mi? Veremez. Meyve kemalat noktasında köke muhtaçtır. Kök olmadan ağaç devam edemez. Kök olmadan ağaç meyvesini veremez. Bu bir sünnetullah kanunudur.

Deprem bölgesinde radyan temel yapacaksın ki bina kendisini muhafaza etsin. Şimdi ahirzamandayız. Her yerde sallantı var. Cemiyete bakın;

1-Küfr-ü Mutlak

2-Dalalet-i Mutlaka

3-Cehalet-i Mutlaka

4-Sefahat-i Mutlaka

İle bütün değerler manzumesi alt üst olmuş.

Hakikat noktasından bakıldığında ahirzaman dalgaları Nuh tufanının dalgalarından daha dehşetli. İmanı boğuyor, ahlakı boğuyor, aileyi parçalıyor. Bir tsunami insanları önüne katmış, götürüyor.

Böyle dehşetli bir zamanda, böyle dehşetli bir asırda insanın en önce bütün himmet ve gayretini temele vermesi lazım. Temel sağlam olacak. Temel sağlam olmazsa, kayar. Ahirzamanda fay tabakaları çok. İnsanı manen kaydıracak saikler çok. Hakkı, hakikatı tebliğ eden insanların sayısı azalmış. İslamiyeti temsil manasında hayatında sergileyen insanlar da mahdut. ,

Öyleyse, bu ahirzamanın dehşet ve şiddetleri içerisinde esas mesele; imanı tahkim etmek, imanı kuvvetlendirmek..

Bir yazarın konuda şöyle bir misali vardır; "Temeli sağlam, fakat duvarları çatlamış bir binanın üzerine yeni katlar inşa edilmez. En sağlam yol, temele kadar olan kısmı bir tarafa bırakarak, o temeller üzerine yeniden bir bina kurmak olacaktır. Diye söylemektedir.

Bu asırda, gelenekten gelen bir iman-Allah korusun- kuruyabilir. Anasından babasından duymuş, tahkik yok, tetebbuat yok, okumak yok, ilgi yok, alaka yok. Böyle bir iman kuruyabilir.

Anadolu´daki bir aileyi düşünün. Dede var, baba var, torun var. Dedenin elinde baston, sabah namazına giderken kapıya vuruyor; "kalkın namaza" diyor. Erkeksen kalkma. Çocuk namaza kalkıyor ama dedesinin korkusundan dolayı kalkıyor. Namaz nedir, ibadet, nedir, secde nedir, kulluk nedir, Allah kimdir, insanın görev ve mesuliyetleri nelerdir?.. Bu gibi alt yapıları bugünkü cemiyet verebiliyor mu? Veremiyor. Baba lakayt, anne lakayt, cemiyet perişan..

Şimdi bakın, kâinatta bir kanun vardır. Hiçbir kimse kendinde olmayanı veremez. Anne lakayt, baba lakayt, okul şöyle, sokak böyle, kötü arkadaşlar, kötü insanlar, felsefi rüzgârlar, batıl zihniyetler derken iman eriyor. İman paramparça oluyor.

Onun için bugün İslam âleminin en büyük meselesi; irşad, erkân-ı imaniyeyi, esasat-ı İslamiyeyi akla, gönle nakşetmek. Aklı ikna etmek ve kalbi işba etmek, doyurmak.

İman inkişaf ettikçe hakikat ve marifet âlemi netleşiyor. Hakkalyakine yakın bir ilmel yakin ile iman inkişaf ediyor.

Hayat-ı Bakiyenin kayyum değeri imandır. Onun için imanı tahkik etmek, imanı kuvvetlendirmek çok önemlidir.

İman ışığa benzetilebilir. Zifiri karanlıkta bir mum yakarsın, o da bir nebze etrafı aydınlatır. Ama bu mum ışığının rusuhiyeti yoktur. Bir rüzgâr eser, bir kapı çarpar ve söner gider. Şimdi bir Müslümanın imanı mum gibi olsa, Avrupa´dan esen bir rüzgâr onu söndürebilir. Veya bir el lambası olsa, onun da camı kırılabilir, pili bitebilir. Elektrik olsa sigorta atabilir. Bir de güneş.. Hadi söndür bakalım. Ateş kemal derecesine geldiği zaman zıddı ona müdahale edemiyor. İman da kemal mertebesine gediği zaman bütün dünya şüphe ordusu olsalar, onu zerre kadar yerinden oynatamazlar.

İman kuvvetli olduğu zaman imanın kuvvet ve dirayeti hayata hükmediyor. Mesela ibadetle iman arasında çok yakın bir ilişki var; İbadet imanın meyvesi. İman ne kadar inkişaf ederse, ibadet de o noktada kemale erer. Riyadan, gösterişten kurtulur.

İmanla güzel ahlak arasında da ilişki var. Kâmil bir mümin başkasını rahatsız eder mi? Etmez. Gül gibi kokar.

İman inkişaf edince muamelata yansıyor. İnsanın ticareti, muamelatı dürüst oluyor.

Bir Müslüman olarak hayatımızda ebedi, vazgeçilmez dersimiz budur: Allah´ı tanımak ve bilmek. Eh tabii, tanımada sonsuz mertebeler var.

  • Cuma 23.2 ° / 11.5 ° Güneşli
  • Cumartesi 23.2 ° / 8.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazar 19.8 ° / 6.7 ° Güneşli