?Kırıkkale, Cumhuriyet şehridir? klişesi şehir yapılanması anlamında elbette doğru bir ifade? Ancak bölgenin tarihi ve arkeolojik geçmişi hesaba katıldığında, coğrafi olarak küçümsenemeyecek, boş verilemeyecek bir yerleşim bölgesidir Kırıkkale?
1986´dan beri Japon Prensi´nin emriyle Türkiye´de çalışma yapan ve çalışmalarını Kaman merkezli olarak konumlandırıp Köprüköy-Büklükale, Kaman-Çağırkan Kalehöyük ve yine Kaman-Kırşehir Yolu üzerindeki Yassıhöyük Kazılarında çıkan eserleri Kaman-Çağırkan´daki Müzede sergileyen Arkeolog Dr. Sachihiro Omura´nın da ifade ettiği gibi ?Bu bölge dünyanın merkezidir??
Kızılırmak Yayının özellikle iç kısmının yerleşime en elverişli bölge olduğu tüm arkeolog, antropolog ve tarihçilerin ortak görüşüdür. Kırıkkale´miz de bu bölgede, hem de bölgenin orta yerinde konumlandığına göre yapılacak olan ciddi çalışmalarla Kırıkkale´nin bir Açıkhava Müzesi haline gelmesi mucize olmaz!..
Öte yandan Kırıkkale kurulalı, nereden baksanız 90 yıl oldu? Olağanüstü bir hızla büyüyen Kırıkkale, artık teknik olarak tarihin konuları arasına girmiştir. Şehrin var olmaya başladığı 1925 yılından beri tüm yaşanmışlıkları, şehri şehir yapan MKE, Rafineri, Kırıkkalespor gibi önemli değerlerin, var oldukları günden itibaren bu şehre kattıkları maddi ya da manevi birçok değer vardır ve bu değerler (ne yazık ki) her geçen gün yok olmaya, unutulmaya mahkûmdur.
Peki, ilk günden beri yapılanlar, ?modernize etme? adına yok edilir, geride hiç bir şey bırakılmazsa bu şehrin hafızası nasıl oluşacak?
?Eskisi ihtiyaçlara cevap vermiyordu. Nasıl olsa yenisi de yapıldı? denilerek Birinci Meclis yıkılmış olsaydı, bugün o tarih yaşar mıydı? Alın size Cumhuriyet Tarihinden bir örnek? Hani diyorsunuz ya, ?Kırıkkale bir Cumhuriyet şehri? Burada tarih ne gezer??
***
Oysa Kırıkkale´ye sahip çıkıldığında ve hakkıyla araştırılıp ortaya konulduğunda Kırıkkale´deki cevher hepimiz ve hepinizi çok şaşırtacaktır.
Arkeolojiyi define avcılığı ya da mezar kazıcılığı zannedenlere inat, bölgenin tarihi geçmişini ortaya çıkarmak hepimizin görevidir?
İşte tam da bu noktada, geçtiğimiz günlerde, yıllar sonra yeniden bir araya gelme fırsatı bulduğum, baba dostu Erdoğan Aslıyüce ile yaptığım sohbet beni yeniden ümitlendirdi.
İstanbul´daki, kendisi küçük ama değeri dünyalara bedel Küçük Ayasofya Camii Külliyesinde kurulu Hoca Ahmet Yesevi Vakfı Genel Başkanı olan Erdoğan Aslıyüce, 1974 tarihli Kırıkkale kitabıyla, bugün dahi bu alanda çalışan herkesin en önemli referans kaynaklarının başında gelir.
Erdoğan Aslıyüce, yıllardır gerek Türk Dünyasında gerekse dünyanın dört bir yanında yaptığı çalışmaların yanı sıra Kırıkkale´yi de ihmal etmemiş gerçek bir Kırıkkaleli olarak, bu şehrin artık bir ?Şehir Müzesi?ne sahip olması gerektiğini söyleyince, tabiri caizse ?bulmuşa döndüm!? Zira yıllardır elimin, dilimin döndüğünce bu şehrin kültürel kimliğinin ortaya çıkarılıp korunması için yazıp çiziyorum. Böyle somut bir öneri gelince de bu işin ciddiye alınması için ne gerekiyorsa yapılması için kolları sıvadım.
Amacım öncelikle konuyla ilgili farkındalık oluşturmak? Bu amaçla da gazetemizde birkaç gün önce yaptığımız haberi Sayın Valimiz ve Milletvekilimiz Ramazan Bey´e ?twit? atarak duyurdum. Elbette bu işi yalnızca ?twit? seviyesinde bırakmayı düşünmüyorum.
Konuyla ilgili yapacağım somut araştırma sonuçlarını ve projelerimi en kısa zamanda şehrimizin tüm yetkililerine ulaştırmak en önemli vazifelerim arasında olacaktır.
Ne diyelim,
Allah hayırlısını versin?
Biz yola çıktık bile?
