Tarım, doğal koşullar altında, üretimin yapıldığı bir alan olması nedeniyle, yetişme dönemi içerisinde, zaman zaman çeşitli risklerle karşılaşılabilmektedir. Bu riskler nedeniyle, üreticilerin uğrayacağı zararları tazmin etmek üzere, 2005 yılında, 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu ve bu kanuna dayanılarak ilgili yönetmelikler çıkartılmıştır.
***
İlgili mevzuata göre tüm bitkisel ürünler için; dolu, fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, sel ve su baskını risklerinin neden olduğu miktar kaybı ile yaş meyve, sebze ve kesme çiçekler için doludan kaynaklanan kalite kaybı sigorta kapsamındadır. Ayrıca; meyvelerde don riskinin neden olduğu miktar kaybı, teminatı isteğe bağlı olarak, dolu paket teminatlarına ek olarak sigorta kapsamına alınabilir.
***
Görüldüğü gibi riskler arasında kuraklık yoktur ve sigorta kapsamı dışındadır. Oysaki son yıllarda küresel ısınmadan kaynaklanan küresel iklim değişiklikleri, ülkemizin de içinde bulunduğu Doğu Akdeniz Bölgesinde, başta kuraklık olmak üzere sel, fırtına, hortum, aşırı sıcaklık gibi doğal afetlerin yaşanmasına neden olmaktadır. Nitekim 2007, 2008 ve 2012 yılları, ülkemizde kurak yıllar olarak kayıtlara geçmiş ve bu yıllarda, özellikle ülkemizin ana stratejik ürünü olan buğdayda önemli rekolte kayıpları yaşanmıştır.
***
Şuana kadarki meteorolojik veriler de 2014 yılının kurak bir yıl olacağının işaretlerini veriyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan meteorolojik kuraklık haritası, Mart 2013-Şubat 2014 tarihlerini kapsayan 12 aylık dönemde, sadece Isparta, Karabük, Kastamonu, Mardin illeri hariç, bütün yurtta değişen şiddetlerde kuraklık yaşandığı gözler önüne seriyor.
***
Ülkemiz, küresel ısınmanın haricinde, iki önemli meteorolojik olayın daha etkisi altındadır. Bunlardan birincisi dünya genelinde sıcaklık artışına neden olan El-Nino olayları, ikincisi Kuzey Atlantik’te oluşan Azor yüksek basıncı etkisidir. İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Sayın Prof.Dr. Orhan Şen, Tarım ve Mühendislik dergisinde yayınlanan bir makalesinde “Bu yıl, hem El-Nino’lu yılın başlangıcı sinyallerinin verildiği hem de kuvvetlenen Azor yüksek basıncı etkisiyle, Türkiye’nin kurak bir periyoda girdiğini bildirilmektedir”.
***
Sonuç olarak yıllara göre kuraklıktan kaynaklanan üretim kayıplarının görülmesi, önümüzdeki yıllarda da bu kayıpların görülme riskinin olduğunu ortaya koyuyor.Kurak riskinin ortaya çıkaracağı verim kaybını telafi edecek önlemlerden birisi de kuraklığın tarım sigortası kapsamına alınmasıdır. Bu önlem farklı platformlarda birçok kez dile getirilmesine rağmen, hala bir sonuç alınamamıştır. Artık gelinen noktada daha fazla direnme boşunadır.Kısacası meteorolojik kuraklığın sosyo-ekonomik kuraklığa dönüşmeden bu tedbirin alınması artık zaruri bir hal almıştır. Aksi takdirde, zaten küçük ve parçalı aile tarımı işletme yapısı ve maliyetlerin yüksekliği nedeniyle üretimlerini zar zor devam ettirebilen üreticilerimizin ayakta kalması zorlaşacak, hatta imkânsızlaşacaktır.
