OSMAN ÖCAL


Medine Fukarası -I-

Medine Fukarası -I-


Doğduğum köy ve çevremizin tarihi ile ilgili araştırmalar yaparken bol bol aşiret ve cemaat sözcükleri ile karşılaştım. Aşiret sözcüğü Arapça bir sözcük ve ‘oymak’ karşılığında kullanılmış. Cemaat sözcüğü ise yine Arapça olmakla beraber aynı din ve soydan olan insan topluluğunun karşılığı olarak kullanılmış.

Öyle anlaşılıyor ki bunlar gibi çok sayıda sözcük dilimize İslamiyet’le beraber girmiş ve Türkçenin unutulmasına sebep olmuştur. Oysa Türklerde akraba ve topluluklara ad olan Öz Türkçe sözcükler mevcuttur. En küçük topluluk olan ailelerin birliğine soy( Yine soy yerine Arapça bir sözcük olan sülale sözcüğü de dilimize yerleşmiş), soyların birliğine oba, obaların birliğine oymak, oymakların birliğine boy, boyların birliğine il yani devlet sözcükleri kullanılmıştır.

Toplulukların adlandırılmasını devlet Arapça sözcüklerle yapınca tarihçi ve yazarlarımız da aynı sözcükleri kullanmışlar ve kullanmaya da devam etmektedirler.

İşte devlet eliyle aşiret sözcüğünün kullanıldığına örnek bir tarihi belge:

“Tarih: 11/S /1251 (Hicrî) Dosya No: 1592 Gömlek No: 61 Fon Kodu: HAT 

Kalecik Keskin kazası dâhilinde bulunan Haremeyn Aşireti`ne ait Hacıhasanbey Obası diye bilinen köyde Ramazan Bey`in müceddeden bina eylediği camiye Cuma ve bayram namazları kılınabilmesi için izin verilmesi ve hitabetinin Hasan b. Mustafa`ya tevcihi.”

Bu tarihi belgede olduğu gibi çok sayıda belgede ‘Haremeyn’ sözcüğü aşiret yani oymak adı olarak kullanılmış. Oysa Türk oymakları içerisinde Haremeyn oymağı diye bir oymak ismi bulunmamaktadır. Aynı adlandırma kendi köyümüz için de kullanıldığı için araştırmalarımda biraz derine inme gereği duydum ve Haremeyn sözcüğünün Müslümanlarca kutsal sayılan Mekke ve Medine’ye hatta Kudüs’e dayandığını gördüm.

İki harem anlamına gelen Haremeyn, sınırları Hazret-i İbrahim ve Hazret-i Muhammed tarafından tespit edilen Mekke ve Medine şehirlerinden her birini ifade etmektir.
Osmanlı kaynakları ile devrin resmi yazışmalarında hemen tamamında Mekke ve Medine yerine Haremeyn tabiri kullanılmış ve sıfat olarak da Haremeynü`ş-Şerifeyn, Haremeyn-i Muhteremeyn, Haremeyn-i Muharremeyn tavsifleri tercih edilmiştir. Bazen bu tabirin içine Kudüs bile girmiştir.

Bu tabirin Türkmen ve Yörük oymaklarıyla ilişkisine gelince: Vergileri Haremeyn’e gönderilen bütün oymaklar Osmanlı devleti tarafından bu ad ile isimlendirilmiş.

Osmanlı`dan önce kurulan Müslüman devletler; Mekke ve Medine`nin ihtiyaçlarının temin edilmesi, hacıların güvenliklerinin sağlanması, yolculuk sırasında gıda, giyecek, ulaşım için deve ve su tedariki, Haremeyn`in su ihtiyacının karşılanması, Kâbe gibi kutsal mekânların örtülerinin temini, bu mekânların süslenip aydınlatılması, eğitim, sağlık, imaret ve sebil hizmetleri verilmesi, temizlik işlerinin yaptırılması ve hamam tesisi, Haremeyn`de yaşayan fukaranın ihtiyaçlarının giderilmesi, eşraf ve görevlilerin tahsisatlarının karşılanması gibi çok sayıda hizmetin yürütülmesini sağlamışlar.

Mekke şehrindeki harem bölgesi; sınırları Cebrail Aleyhisselâm’ın bildirmesiyle İbrahim Aleyhisselâm tarafından çizilmiş ve yine onun tarafından dikilen taşlarla gösterilmiş olan alan olarak belirtilir. Bu bölge Medine tarafından üç mil, Yemen tarafından yedi mil, Irak tarafından yedi mil, Taif ve Arafat yolu üzerindeki Nemire Vadisinden yedi mil, Cirane yolundan dokuz mil, Cidde tarafından on mil uzaklıktaki sınırların çevrelediği alandır. Medine bölgesindeki haremin genişliği ise on iki mil kadardır. Bir mil 1895 metreye karşılık gelmektedir.

Yukarıda belirttiğim gibi Haremeyn olarak adlandırılan bölgenin tüm ihtiyaçlarının karşılanması Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı almasıyla beraber zorunlu olarak Yörük ve Türkmen oymaklarına devredilmiştir.

Burada garip bir durum var ki; Haremeyn bölgesindeki fakir fukaranın geçimi de Yörük ve Türkmen oymaklarının üzerine yıkılmıştır. Acaba o dönemde konar-göçer olarak yaşayan Yörük ve Türkmen oymakları nasıl bir yaşam mücadelesi veriyorlardı?.. DEVAMI VAR.

Kemal Albayrak
23.02.2015 06:57:55
Osman Hocam Köşe yazınızı okudum.Teşekkür ediyorum.Çalışmalarında da başarılar diliyorum.Bir konuyu paylaşmak istedim.Bir yerde Türkler İslâmiyetle tanışınca pek çok kelime Türkçe`ye girmiş artık o Türkçe` nin malı olmuş yani Türkçeleşmiş.Türkçe`nin unutulmasına değil,zenginleşmesine sebep olmuş.Bu bazı dil bilimcilerinin de görüşü.Düşüncemi iletmek istedim.Yanlış anlaşılmasın.Yazınızı çok beğendim.Özellikle teşekkürlerimi iletiyorum. Selam ve saygılar.

  • Cuma 19.5 ° / 7.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 22 ° / 7.5 ° Güneşli
  • Pazar 24.3 ° / 9.1 ° Güneşli