HABİLHAN PEHLİVANLI


Nevruz ve ?Sarı-Kırmızı-Yeşil?


Nevruz, yıllardır ülkemizde çeşitli tartışmalara yol açmış ve kutlanma şeklinden tutun da kutlayan kişilere kadar çeşitlilik arz etmiş bir konudur.

Her yıl Nevruz üzerine birçok makaleler yazılır, iddialar ortaya atılır.

Aynı şekilde ?Sarı-Kırmızı-Yeşil? renkler de PKK´nın sürekli aşılamaya çalıştığı gibi bölücülüğün ?millî? rengi midir, yoksa Türkmenlerin rengi midir konusu da sürekli olarak tartışılan ve istismar edilen bir konu olarak ülke gündemini işgal etmektedir.

Bu iki önemli konu hakkında Doğu Türkistan´da doğup ülkemizde yetişmiş, dünyanın en önemli Türkologlarından Prof. Dr. Kazım Mirşan´ın konu hakkındaki önemli bir makalesini sizlerle paylaşmak istiyorum.

?Nevruz astronomik ve coğrafî bir olayla ilgili olduğu için çok eski tarihlerden beri bilinir ve kutlanır.

Babiller, Nevruz diye bildiğimiz 21 Mart´ı Akitu Festivali olarak kutlarlardı.

Hititler, 21 Mart´ı Pruliyyas Bayramı olarak kutlarlardı.

Bugün Japonlar, 21 Mart´ı Shunki Korel Sai ismiyle Bahar Bayramı olarak kutlarlar.

***

21 Mart, Kürtler ile ilgili değil, astronomi ve coğrafya ile ilgilidir. Güneşin Koç Burcuna girdiği gündür!.. Kuzey Yarımkürede kışın bitip ilkbaharın başladığı gündür! 21 Mart´ta gece ile gündüz eşittir!..

Diğer iklim değişiklikleri 21 Haziran (en uzun gündüz, Yaz başlangıcı), 23 Eylül (gece ile gündüz eşit, Sonbahar Başlangıcı), ve 21 Aralık (en uzun gece ve Kış başlangıcı) şeklindedir.

 

Mart ayı pek çok ulusun takviminde ?Yeni Yıl Başlangıcı? olarak yer alır. Özal´a kadar bizde de Mali Yıl başlangıcıydı. Selçuklu Hükümdarı Melikşah zamanında Ömer Hayyam 12 hayvanlı yeni bir takvim hazırlamış ve Mart ayını Yılbaşı olarak göstermişti.

21 Mart günümüzde Orta Asya Türklerince Sultan Nevruz diye bilinir, Millî Bayram olarak kutlanır. Hazırlıkları bir hafta önceden başlar. Bahçeler çapalanır, temizlenir, ağaç gövdeleri kurtlanmasın diye kireçlenir, ekipler gösteriler hazırlarlar ve o gün muazzam bir tören yaparlar. Bu törenler 1995´ten beri TRT-INT kanalında yayınlanmaktadır. Seyredenler bilirler ki, Kürtlerin çapaçul kıyafetlerle halay çekmeleri, derme çatma bir ateş yığının üstünden atlamaları ile kıyaslanmayacak derecede muhteşem gösterilerdir.

Nevruz, Altay Türklerinde Çılgayak Bayramı,

Azerilerde Ergenekon Bayramı veya Bozkurt Bayramı,

Başkurdistan´da Ekin Bayramı,

Doğu Türkistan´da Yeni Gün veya Baş Bahar,

Gagavuzlarda İlkyaz,

Hakas Türklerinde Cılsırtı veya Ulu Kün,

Karaçay Malkar Türklerinde Gollü, Gutan, Saban, Toy veya Togri Toy,

Kazak Türklerinde Ulus Günü,

Kazan Türklerinde Terekemeler veya Ergenekon Bayramı,

Karapapaklarda Terekemeler veya Ergenekon Bayramı,

Kumuk Türklerinde Yazbaş,

Nogay Türklerinde Saban, Nevroz veya Toy,

Türkmenlerde Teze Yıl,

Uygur Türklerinde Yeni Gün olarak adlandırılır. Ayrıca Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Türkiye´nin bazı yörelerinde Novruz, Ravruz, Revruz Bayramı, Nevruz Köçe, Noroz diye geçer...

Bölücülerin ?Newroz? diye yeni bir kelime yaratarak farklı olduklarını bayramın sadece kendilerine ait olduğunu iddia ederler!.. Hâlbuki bu iddia 1970´li yıllarda ortaya atılmış, ?Kürt Kawa? efsanesi uydurulmuş ve Nevruz o tarihten itibaren ?Kürt Özgürlük Bayramı? imiş gibi cam-çerçeve kırarak, taş atıp dükkânlara saldırarak kutlanmaya başlamıştır. Bu kişiler O kadar cahildirler ki, çevrelerine bakıp Türklerin ve Farsların, hatta Japonların astronomik ve coğrafî bir olay olan 21 Mart´ı kutladığını, hem de binlerce yıldır kutladığını bilmezler! TRT´yi bile seyretmezler!.. Anadolu´nun pek çok yöresindeki ?ateş üstünden atlanarak? oynanan SİNSİN oyununu bile görmezden gelirler!.. ?Newroz´a We Pîroz Be!? diye bağırmanın ne Nevruza, ne de bölücülere yararı yoktur!

Özellikle Aleviler bütün iyi olayları 21 Mart´a ve bütün kötü olayları 10 Muharrem´e yığarlar... Bu anlayışla Nevruz´a atfedilen olaylar şunlardır:

- Dünyanın kurulduğu gün,

- Hz. Âdem´in hamurunun karıldığı gün,

- Hz. Âdem´le Hz. Havva´nın Cennet´ten kovulduktan sonra dünyada ilk buluştukları gün,

- Tufan´dan sonra Hz. Nuh´un gemisinin karaya oturduğu ve suların çekildiği gün,

- Hz. Yusuf´un kuyudan kurtulduğu gün,

- Hz. Yunus bir büyük yunus balığı tarafından yutulmasından sonra kurtulduğu gün,

- Hz. Ali´nin doğum günü ve halifeliğe getiriliş günü,

- Hz. Fatıma´nın Hz. Ali ile evlendiği gündür.

Gelelim bölücülerin kendilerine bağımsızlık sembolü olarak seçtikleri ve ?millî? ilan ettikleri Sarı-Kırmızı-Yeşil renklere!..

1935 yılında Altaylarda 7. ilâ 11. yüzyıllarda yaşamış TÜRK beylerinin mezarlarında kazılar yapıldı. Ortaya Sarı-Kırmızı-Yeşil ipekli elbiseler giydirilmiş cesetler çıktı!.. (Belleten Dergisi, Sayı: 48, 1947)

İranlı Âlim Abdülcelil-El Kazvinî 1161-1165 yıllarında yazdığı eserde şöyle der:

- ?Selçukluların melikleri ve sultanları eğer 100.000 asker toplarlarsa, siyah sancak bulunmazdı. Sarı-Kırmızı-Yeşil sancak bulundururlardı.?

 

Osmanlılarda Mahmut Şevket Paşa´nın sadrazamlığına kadar (1912) sancaklar Sarı-Kırmızı-Yeşil idi!.. Aleviler, Türkmen oldukları için hâlâ millî kıyafetlerini bu renklerden seçerler.

Bugün dahi Kırgızlar, Hıdırellez´de çocuklarına Sarı-Kırmızı-Yeşil renkli elbiseler giydirirler. Özbek kadınları yazın hep Sarı-Kırmızı-Yeşil çizgili atlas kumaştan entariler giyerler.

Kısacası, bu bayram da bu renkler de Türklerindir!?

***

Şundan da eminim ki, sizler bu yazıyı okurken birileri bu önemli Türk Bayramını bölücülüğün sembolü olarak ele alıp sarı-kırmız-yeşil poşulara bürünmüş, ülkeyi toz duman içinde bırakmış olacaklar.

Öyle ya, insan bilmediğinin cahilidir!!!

 

  • Cumartesi 23.2 ° / 8.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazar 19.8 ° / 6.7 ° Güneşli
  • Pazartesi 22.2 ° / 7.7 ° Güneşli