HABİLHAN PEHLİVANLI


Öğretmenlerle ne alıp veremediğiniz var?

Öğretmenlerle ne alıp veremediğiniz var?


Kendisi evde olmadık işkencelere tabi tuttuğu çocuğuna “öte git” diye öğretmeni döven, dövemezse söven, sövemezse şikâyet eden veliler…

 Bu şikâyetlerin birincil mercii olarak öğretmenini savunması, koruması, kollaması gerekirken, kimi bizzat velinin önünde, kimisi de veli gittikten sonra aba altından sopa gösteren; “ben olmasaydım sana daha neler yapacaktı” diye bir de kahraman kesilen; öğretmeni her fırsatta “sarı zarfla” tehdit eden; “eli çantalı gelirse ne yapacaksın” diyerek müfettişler üzerinden tehditler savuran ama aslında kendi kimliğinde bile hâlâ öğretmen yazan; okullarda idareci ya da yönetici diye bir kategori olmadığını fark edemeyen; yarın başına bir hal gelse, dün tehdit ettiği öğretmenle aynı statüde çalışacağını göz ardı eden; korkak, sünepe, koltuk meraklısı idareciler…

 Bir “küp kâğıt”la, isimsiz telefonlarla, asılsız ihbarlarla yapılan her türlü şikâyeti “elini ovuşturarak” ve adeta “işte şimdi düştün elime” dercesine hemen işleme koyan, resmiyete döken Milli Eğitim Müdürleri…

 Kendilerine herhangi bir başka “memur sınıfıyla” ilgili şikâyet geldiğinde umursamayan, örtbas eden; ama öğretmenle ilgili bir şikâyet geldiğindeyse hayatının fırsatını yakalamışçasına kolları sıyırıp işin peşine düşen Valiler…

 Eğitim öğretimle ilgili her türlü iş ve işlem hakkında konuşurken, yorum yaparken, kanun çıkarırken, öğretmenler bu işin en alakasız kişileriymişçesine “dış kapının mandalı” muamelesi yapan milletvekilleri ve Milli Eğitim Bakanları…

 Bütçe görüşmeleri sırasında, (kendisi de bir zamanlar öğretmen olsa bile, o günleri unutarak) sıra öğretmenlere gelince “değmez… gerek yok… zaten ne iş yapıyorlar ki… ihtiyaçları mı var…” gibi muamelelerle, öğretmenlere, aynı okulda birlikte çalıştığı hizmetli ve memurdan daha az maaşı reva gören Maliye Komisyonu Üyeleri ve Maliye Bakanları…

 Üyelerinin çoğunluğunu öğretmenlerin oluşturmasına rağmen masa başında “şov” yapıp, öğretmenleri arkadan vuran, yalnız bırakan, umursamayan, “ne hali varsa görsün” tavrıyla hareket eden, yalnızca üye sayım zamanında (Mayıs aylarında) öğretmenleri hatırlayan memur sendikalarının yöneticileri…

 Hasbelkader üçü beşi bir araya gelip meydanlarda hakkını aramaya kalktığında, öğretmene teröristten daha ağır muameleleri reva gören; gaz sıkan, coplayan, tartaklayan, gözaltına alan polisler…

 Ve hepsinden daha da ağır ve acısı olarak arkadaşının kuyusunu kazan, meslektaşının yükselmesini istemeyen, şeytan hırsına bürünmüş, gammaz, menfaatçi, sünepe, yalaka, dostluk bilmez, satıcı, hain, kültürsüz, cahil öğretmenler…

 Allah aşkına, ne alıp veremediğiniz var bu öğretmenlerle?

Gerçek eğitimcilerle?

***

Öğretmen, ülkesinin en aydın, en kültürlü şahsiyeti olarak, en ayrıcalıklı yere sahip olması gerekirken, kimin “ne karın ağrısı var ki” kendini bilmezlerin elinde oyuncak ediliyor ve kendisini oyuncak ettiriyor?

***

Toplumu aydınlatması gerekirken

Bunca maddî ve manevî stresin altına sokulan öğretmenden nasıl verim alabilirsiniz ki?

***

Öğrenciyi bir düzene sokmanız gerekirken, öğretmeni “disipline sokma” merakı hangi mantığın ürünüdür, var mı buna açıklık getirebilecek bir babayiğit?

***

Değerli Veliler!

Emin olun, öğretmenler en az sizin kadar çocuğunuzun üzerine titriyor!

Hem siz 1 çocuğunuzun üzerine titrerken, o günde 300-500 çocuğun üzerine titriyor!

Öğretmeni tehdit ve taciz ederek hem öğretmeni hem de çocuğunuz kaybedersiniz!

***

Değerli İdareciler!

İnsan, mutlu olduğu kadar mutlu edebilir!.. Öğretmeni huzursuz ederek, motivasyonunu bozarak, manevî baskı altına alarak, destek olmayarak yalnızca kaybedersiniz!

Hem öğretmeni,

Hem de başarıyı!..

***

Ve Sevgili Öğretmen Arkadaşlar!

Dost acı söyler…

Sen sana sahip çıkmazsan, kimse sahip çıkmaz! Destek ol ki, destek bulasın!..

Haklı olduğun yerde usulünce hakkını ara!.. Haksızlığı göre göre susmak yalnızca ruhunu şeytana teslim edenlerin davranışıdır! Bugün arkadaşının maruz kaldığı bir olay yarın senin de başına gelecektir, unutma!

Kendini ezdirme!

Sen ki, Peygamber mesleğinin erbabısın!

Sen ki, “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyenin övgüsüne mazhar bir kulsun!

Neden bu suskunluğun? Haksız mısın ki susasın? Ezik misin ki kendini ezdiresin?

 

Kendini bilmez, ciğeri beş para etmezlerin önünde dik dur!

Dik dur ki, haklı kimmiş cümle cihan anlasın!

Dik dur ki, herkes haddini bilsin!

Dik dur ki, öğretmenle alıp veremediği olanlar kendisine çekidüzen versin!

 

Ve benim bu yazımdan alınanlar,

Söylediklerimi kendi üstüne alanlar,

Bu sözlerimin muhataplarının kimler olduğunu, böyle olmayanlarla benim bir alıp veremediğimin olmadığını anlasınlar!!! 

YAVUZ KUZUCU
25.11.2013 18:51:03
Hocam çok güzel yazı olmuş. Eline sağlık. Bir öğretmen çocuğu olarak öğretmenlerin sorunlarını bilmekteyim.İnşallah öğretmenlerin sorunları çok kısa süre içinde çözülür ve hak ettiği değer verilir.

  • Perşembe 25.7 ° / 13.5 ° Güneşli
  • Cuma 23.2 ° / 11.5 ° Güneşli
  • Cumartesi 23.2 ° / 8.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı