Ramazan gelince her yıl aynı programlar, aynı yüzler artık sıkmaya başladı?
Diyeceksiniz ki, ?Dini kurallar belli? Her yıl farklı şeyler mi konuşulsun, tabi ki aynı olacak!?
Madem dini kurallar belli?
Madem orucun farzları ve yasakları belli?
Madem değişen ve değişecek bir şey yok?
Ki doğrusu da bu?
Peki, neden her yıl aynı sorular sorulur?
Her yıl ?Sakız çiğnemek orucu bozar mı??, ?Abdest alırken boğazıma su kaçtı. Orucum bozuldu mu??, ?Diş fırçalamak oruca zarar verir mi?? gibi soruların yanı sıra akla hayale gelmeyecek uçuklukta, müstehcenlikte sorular iftar ve sahur programlarını süslerken, bu soruları soranlarda mı bir sıkıntı var, yoksa bu programları yapanlar bu tipleri kasıtlı olarak mı tespit ediyorlar, inanın çok merak ediyorum!
***
Gelelim bir diğer boyuta?
Peygamber Efendimizin ?Bir Hırka, Bir Çul, Bir Hurmayla? geçen hayatını ?gözyaşları? içerisinde anlatan birçok program yapımcısının bölüm başına aldıkları ücretleri duyunca çıldırmamak elde değil!
Orucun en önemli faziletinin yokluğun, açlığın, susuzluğun kıymetinin anlaşılmasını sağlamak olduğu anlatılırken hazırlanan yüzlerce, binlerce liralık iftar ve sahur sofralarının TV ekranlarından gösterilmesi ne kadar doğru?
Çırağanlarda, Dolmabahçelerde, Boğaz´a nazır en lüks lokantalarda iftar davetleri verip birbirlerini ağırlayanlar, iftar öncesi muhabbetlerde fakirlik edebiyatı yapmaları ne kadar ahlaki?
***
Eminim birçoğunuz Diyanet İşleri Başkanının 1 milyon TL´lik bir araca bindiği bir ülkede bu tarz olayların yadırganmaması gerektiğini düşünüyorsunuzdur!
Ne diyeyim, siz de haklısınız?
Fakat millet koyun olarak görülmekten vazgeçilse, ne iyi olur, değil mi?
