OSMAN ÖCAL


Paylaşılamayan Tunceli ve Çevresi -I-

Paylaşılamayan Tunceli ve Çevresi -I-


Gerek Türkiye gerek dışarıdan hakkında en fazla yazı yazılan yerlerden birisi Tunceli ve çevresidir. Tunceli ve çevresi ile aynı inanç birliğinde olan başka il ve bölgelerimiz olmasına rağmen oralardan fazla bahsedilmezken Tunceli ve çevresinin sürekli kaşınan bir yara gibi bölgenin kaşınmasının bazı sebepleri olsa gerek. Geçmişten beri sorunlu bir bölge olan yörenin Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde bulunan Türk toprağı olması adeta kasıtlı olarak bir tarafa konulup üzerinde oyunlar oynanmaya ve halkı kullanılmaya günümüzde de tam hız devam etmektedir.

Paylaşılamayan bir bölge konumunda olan yöre üzerindeki hak iddiaları; en az dört farklı görüşün çarpışmasına sahne olmaktadır. Çarpışan taraflar kendilerince deliller sunmaya çalışarak haklılıklarını öne çıkarma çabasındadırlar. Bütün bu çarpışmaların altında yatan gerçeğin ise siyasi olduğunu bilmeyenimiz yoktur.

Bölge hakkındaki yazarçizer takımı neden bir Kırıkkale, bir Mardin, bir Kütahya, bir Sinop değil de bu bölgeyle ilgilenirler sürekli. Bunun nedenleri şöyle sıralayabiliriz. Yörenin tarihi, coğrafi yapısı, bölge halkının inancı, kültürü; zapt edilemez kale görüntüsü çizmesi veya çizdirilmesi vs. Kaleyi zapt eden adeta zaferi kazanacak…

Biz, Tunceli ve çevresi Türk’tür demeyeceğiz, Ermeni’dir demeyeceğiz Kürt’tür demeyeceğiz, Zaza’dır demeyeceğiz. Ama inanç bağlamında çoğunluğu Alevi’dir derken, etnik köken olarak ise yöre hakkında araştırmalar yapmış yöre insanı yazarların, aynı inancı paylaşan ve yöreyi tanıma fırsatı bulmuş yazarların, Tunceli ve diğer üniversitelerden bölge ile ilgili yazıları bulunan üniversite elemanlarının ve Ermenistanlı bir etnologun yazılarından faydalanarak yazımızı devam ettireceğiz. Özellikle aynı kökene ve inanca bağlı yöre insanı yazarların görüşlerine ağırlık vereceğiz ki Tunceli yöresi halkını bu insanlardan tanıyalım.

 ‘‘Bu çalışmada genelde Dersim tarihinden bahsedilmiş, özelde ise Dersim/Tunceli yöresine yerleşmiş olan aşiretler, bu aşiretlerin Osmanlı Devleti ile ilişkileri ve sosyo-kültürel yapıları incelenmiştir. Bu tezde aşiretlere ilişkin bilgiler tahrir defterleri, mühimme defterleri, 18.-20. asır arasına tarihlenen arşiv belgeleri ve raporlardan alınmıştır. Ayrıca gerek askeri gerek sivil gerekse yabancı kişilerin anılarından yararlanılmıştır.

Kaynakların ışığında hazırladığımız çalışmadan anlaşıldığı üzere, Dersim yöresi aşiretlerine dair mevcut bilgiler oldukça eksik ve yanlıştır. Bu durum, bölge hakkında yapılan çoğu araştırmanın bilimsel verilere göre değil, siyasal yaklaşımlara dayanılarak yapılmış olmasından kaynaklanmaktadır. Araştırmamızın sonuçlarına göre, Dersim yöresi aşiretlerinin önemli bir kısmı tarihsel ve kültürel açıdan Türkmen kökenlidir. Bölgenin coğrafi şeklinden kaynaklanan sosyo-kültürel yapısı, bu aşiretleri oldukça etkilemiştir. Özellikle dış çevre ve kültürlere kapalı olan bu aşiretler, geleneksel yapılarını korumuşlardır; değişime uğrayan diğer konar-göçerlerle göreceli olarak farklılaşmışlardır. Nitekim 20. asrın başında dahi Dersim aşiretleri içerisindeki gelenek-görenek, sosyal yapı ve kullanılan dilde, eski Türk göçerliği canlı bir şekilde yaşatılmıştır.’’ (1)

Ermeni bir etnologun görüşleri ise şöyle: ‘‘Çeşitli yazarların ifadelerine göre, 20. yüzyılın başında, Dersim’de nüfusun yaklaşık üçte biri “Armani” denilen Ermenilerden oluşuyordu ama onlar kendilerine  ‘Hay’ diyorlardı. Ermeni kimliği aşağıdaki harici işaretler ile karakterize edilmekteydi: Hıristiyanlık, Ermeni dili, Ermeni isimleri, bazı popüler ayinler ile  giyim ve mutfak konusundaki bazı farklılıklar: Geleneksel olarak Ermeniler daha kültürlüydü, çoğu yanında bir dini okul bulunan bir kiliseye sahip köylerdeydiler ve Konstantinopolis Ermeni Patrikhanesi ile  Erzincan ve Harput piskoposluklar ile bağları vardı…19. yüzyılda, çeşitli nedenlerle, Ermenilerin bir kısmı Dersim’den göç etti ve diğer bir kısmı da alevi oldular, böylece Ermenilerin sayısı giderek azaldı. Kürtleşme ve Sünnileşme aşamasında olan Ermeniler de vardı... 17. yüzyılda başlamış ve 19. yüzyılda öyle bir dereceye ulaşmıştır ki Ermenileri Alevilerden sadece dıştan değil aynı zamanda karşılıklı yaşam tarzları birbirine çok benzediği ölçüde sosyo-kültürel planda da ayırt etmek bir hayli zordu… Ermeni yazarların Dersim hakkındaki gözlemleri ve notları, Dersim Alevilerinin en azından bir kısmının Ermenilerin Alevileşmesinin belleklerinde koruduklarını göstermektedir.’’(2) DEVAMI GELECEK

  • Cumartesi 23.2 ° / 8.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazar 19.8 ° / 6.7 ° Güneşli
  • Pazartesi 22.2 ° / 7.7 ° Güneşli