Televizyon reklâmcılığı dünyada ve özellikle de ülkemizde son yılların en çok gelişme gösteren medya sektörüdür diyebiliriz. 70 ve 80?li yılların o sıkıcı reklâmlarının bile birçoğu yurtdışından ithal iken, bugün reklâmcılık sektöründe dünya devlerinden birisi oluverdik.
Bu güzel gelişme elbette hepimizi mutlu eder. Çünkü reklâmcılık, özellikle de televizyon reklâmcılığı yaratıcılık ve pratik zekânın en belirgin göstergelerindendir. Üniversitelerimizin reklâmcılık bölümleri de bu duruma paralel olarak sürekli olarak yükselen yıldızlar halindedir.
Ancak bir işi doğru ve güzel yapmanın yanında dürüst yapmak da toplumsal ahlak kurallarının ilk sıralarında bulunur.
Ülkemiz açısından saydığımız bu kadar gelişmenin içine sokulan öyle bir virüs var ki ne dürüstlükle ne de ahlakla en ufak bir bağlantı göremiyorum:
Akşam televizyon başında reklâmları ?zap? lamadan şöyle bir seyredin ve görün; reklâmı yapılan ürünün fiyatı, süresi, geçerliği gibi bilgiler -her ne hikmetse- hiçbir zaman tam olarak belirtilmez. Bunu yerine piyasayı altüst edecek ilginçlikte bir fiyat ?flaş? başlıklarla verilirken bir anda ekranın altından jet hızıyla bir yazı geçer. Hem hızlı hem de elektronik mikroskobunun bile göremeyeceği küçüklüktedir bu yazılar? Bu konuda en son yenilik ise dev ekran televizyonlardaki yüzde bir de olsa okunabilme ihtimalini ortadan kaldırmaya yönelik, ?ekranı titretme? yöntemidir. Bu yöntemde de altyazı hem hızlı, hem küçük hem de titreyerek geçtiği için görülmesi imkânsız ötesi bir haldir.
Öyle ya da böyle, mutlaka müşterinin kandırılmasına yönelik bir altyazını geçtiğini anlamamak için ne kadar saf olmak gerekir artık onu da siz hesap edin.
Zavallı ülkemde yıllardır ?Allah? adı kullanılarak aldatmalara, kandırmalara ne kadar alışmış olsak da bu tür davranışlar bizi gerçekten çok üzüyor.
Tabi, Reklâm Özdenetim Kurulu, Rekabet Kurulu ve RTÜK bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyor o konuda da halkı bilgilendirmek önemli bir görev olsa gerek!
Saf, temiz kalpli, karşısındakini de kendisi gibi zanneden halkımızı daha ne kadar kandırırlar onu bilemem. Ama bildiğim bir şey var ki, o da YETER ARTIK demenin her alanda zamanının geldiğidir.
