HABİLHAN PEHLİVANLI


Stalin gibi düşünenlere...

Stalin gibi düşünenlere...


Şimdi abi, taktik şu:

Önce gebe bırakacaksın!

Yok! Öyle değil, yanlış anlama... Mesela borçlandırmak gibi... Hani kredi gibi... Krediyi krediyle ödemek gibi... Temsilde hata olmasın bizim millet gibi işte...

 

Neyse, sonra da besleyeceksin.... Ama öyle karnını çok doyurmayacaksın...

Azar azar... Damla damla...

Hani, ne kadar ekmek, o kadar köfte misali!

 

Bak sen sonra, Valla o saatten sonra (çok af edersin) donunu da alsan, toprağını alsan hissetmez!..

 

Umurunda olmaz ki!..

Onun tek derdi vardır!..

***

Hani bir hikâye var ya,

Stalin’in tavuğu hikâyesi

O hesap işte...

 

Bilir misin o hikâyeyi?

Bak dinle:

 

Stalin gevrek gevrek güler ve şöyle der:

“Gördünüz mü? Halk dediğiniz topluluk bu tavuk gibidir. Tüylerini yolup al ve serbest bırak. O zaman onları bir avuç yemle yönetmek mümkün olur!”

 

Stalin bir gün Komünist Parti ileri gelenleriyle içki masasındadır. Peş peşe içilen Votkayla kafalar iyice dumanlanmıştır. Stalin bir ara elindeki çatalı önündeki Votka şişesine vurur ve herkesi dikkatle kendisini dinlemeye davet eder. Der ki:

 

“Bana şu sorunun cevabını kim verecek, Halkın yönetime kayıtsız şartsız itaat etmesi ve liderin her dediğini onaylaması nasıl sağlanabilir?”

 

Tamamı çakırkeyif olmuş parti yöneticilerinin her biri kendince cevaplar verirler. Kimisi disiplin ve sertlikten, kimisi adalet ve eşitlikten, kimisi sürgün ve hak mahrumiyetlerinden, kurşuna dizmenin caydırıcılığından, toplu katliamlardan söz ederler.

 

Ancak Stalin verilen cevapların hiçbirini beğenmemiştir.

 

Masanın karşısında “hazır ol”da bekleyen Kızıl Ordu muhafızına emir verir:

“Çabuk bana bir tavuk getir.’’

Emir derhal yerine getirilir ve tavuk Stalin’in eline verilir. Stalin adamlarının gözünün içine baka baka başlar tavuğun tüylerini canlı canlı yolmaya...

Feryadına aldırmadan tüm tüylerini yolduğu ve cascavlak bıraktığı tavuğu odanın ortasına salıverir.

“Şimdi dikkatle izleyin tavuğu” der. Bakalım nereye gidecek?

 

Zavallı tavuk bu azaptan kaçıp kurtulayım diye can havliyle dışarı kaçar.

Soğuktan tir tir titrer. Masaların altına girer, duvar diplerine koşar teleksiz, tüysüz vücudu kanatları yara bere içinde kalır... Şömineye yaklaşır tüysüz derisi kavrulur... Tavuk çar naçar biraz önce tüylerini yolan Stalin’in bacakları arasına girip sığınır. Stalin cebinden bir avuç yem çıkarıp birer birer tavuğun önüne atar. Stalin’in elinden yemlenen tavuk artık o nereye yönelse ardından gider. Manzarayı hayretler içinde izleyen Komünist Parti Politbüro üyelerine dönen Stalin gevrek gevrek güler ve şöyle der:

 

“Gördünüz mü? Halk dediğiniz topluluk bu tavuk gibidir. Tüylerini yolup al ve serbest bırak. O zaman onları bir avuç yemle yönetmek mümkün olur.”

***

(NOT: Bu yazı geçtiğimiz günlerde istemeyerek de olsa kulak misafiri olduğum bir sohbetten alıntıdır...)

  • Perşembe 21.8 ° / 3.4 ° Güneşli
  • Cuma 19.5 ° / 7.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 22 ° / 7.5 ° Güneşli