PROF.DR.MEHMET MERT


Sulak Alanlar Bütünsel Bir Yaklaşımla Korunmalı

Sulak Alanlar Bütünsel Bir Yaklaşımla Korunmalı


“Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği” 4 Nisan 2014 tarihli resmi gazete yayınlanarak, yeni şekliyle yürürlüğe girdi. Bu, 2002 yılından günümüze 3. kez yeniden yayımlanmış yönetmelik.  Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni yönetmelik, eski yönetmeliklere göre önemli değişiklikler içeriyor. Çevre Mühendisleri Odası 4 Nisan tarihli basın açıklaması ile yeni yönetmeliğin, sulak alanlarda yapılaşmanın, tahribatın önünün açılacağı endişesiyle, yönetmeliğin iptali için hukuki süreç başlatacaklarını duyurmuşlardır.

***

Yeni yönetmelikte sulak alanlar, Ramsar alanı ve suni sulak alanına ek olarak, ulusal öneme haiz sulak alan ile mahalli öneme haiz sulak alan olarak da tanımlanmış.

Üstelik ulusal öneme haiz sulak alan ile mahalli öneme haiz sulak alanların belirlenmesi ve tescili için de farklı usullerin uygulanması şartı getirilmiş. Yönetmeliğe göre bir alanın ulusal sulak alan olarak belirlenmesi ve tescili için izlenecek silsile; Bakanlığın taşra teşkilatı tarafından etüt ve envanter raporunun hazırlanması, mahalli komisyon tarafından raporun görüşülmesi, uygun bulunması durumunda dosyanın Ulusal Sulak Alan Komisyonuna sunulmak üzere Bakanlığa gönderilmesi, Bakanlıkça raporun değerlendirmesi ve ulusal öneme haiz sulak alan vasfında olduğuna karar verilmesi halinde dosyanın Ulusal Komisyona gönderilmesi, nihai karar ve tescil aşamaları şeklindedir. Öte yandan bir alanın mahalli öneme haiz sulak alan olarak belirlenmesi ve tescili ise Bakanlık taşra teşkilatı tarafından hazırlanan raporun, mahalli komisyonda görüşülerek Genel Müdürlüğün onayına sunulmasından ibarettir.

Bu farklı tanımlama ve tescil işlemlerinin tabi bir sonucu olarak da "mahalli öneme haiz" sulak alanlar, sulak alan sınırı dışında kalma riski nedeniyle, koruma bölgeleri kapsamına alınmayacaktır. Hatta "ulusal öneme haiz" sulak alanlar koruma bölgeleri kapsamı içerisinde yer alsalar bile, yönetmelikte sulak alan ekosistemini korumak maksadı ile tanımlanan tampon bölgelerin sınırlarını olabildiğince dar tutulmaya çalışılması, bu alanların da etrafında oluşacak yoğun yapılaşma nedeniyle, yakın gelecekte tehdit altında kalabileceğini gösteriyor.

***

Öncelikle belirtmek gerekirse, sulak alanların bu şekilde bir sınıflandırılmaya tabi tutulması, 30 Aralık 1993 tarihinden itibaren tarafı olduğumuz Ramsar Sözleşmesine aykırıdır. Sulak alanların korunmasını düzenleyen bu uluslararası sözleşmeye göre; “doğal veya yapay, devamlı veya geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gel-git hareketinin çekilme devresinde altı metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan, başta su kuşları olmak üzere canlıların yaşama ortamı olarak önem taşıyan bütün sular, bataklık, sazlık ve turbiyeler ile bu alanların kıyı kenar çizgisinden itibaren kara tarafına doğru ekolojik açıdan sulak kalan yerler” sulak alanlar olarak tanımlanır.

Görüldüğü gibi burada, sulak alanlar tanımının,  bütünsel bir yaklaşım içerisinde, çok geniş tutulduğu ve bir şekilde içerisinde su barındıran neredeyse her yerin sulak alan sayılması gerektiğine dikkat çekilmektedir.

***

Sulak alanları "mahalli öneme haiz" ve "ulusal öneme haiz şeklinde sınıflandırmak, ardından "mahalli öneme haiz" sulak alanları özensiz bir belirleme ve tescil sürecine tabi tutmak, bu işlemlerin bir sonucu olarak da "mahalli öneme sulak alanları koruma kapsamına çıkarmanın yollarını aramak, bilimsel bir yaklaşım tarzı değildir. Yönetmelik iptal edilmeyip bu haliyle yürürlükte kalırsa, ülkemizin en önemli ekosistemleri arasında yer alan sulak alanlarda, tahribat ve yapılaşma nedeniyle, önemli kayıplar yaşanacağını söyleyebiliriz.  Bu kayıpların da 30 Mart yerel seçimlerinin ardından köyleri mahalleye dönüştürülmüş bütünşehir kapsamındaki 30 ilimizde en fazla olacağı açıktır.

***

Sonuç olarak, dünyanın büyük bir ekosistem olduğunu, bunu oluşturan en küçük ekosistemlerden en büyüklerine doğru birbiriyle etkileşim içinde bulunduğunu; bir sistemde meydana gelecek herhangi bir bozulmanın ya da dengesizliğin diğer sistemleri de etkileyeceğini unutmayalım. Bu nedenle, bütünsellik ekoloji bilim dalının vazgeçemeyeceği bir yaklaşım tarzıdır. Bu yaklaşım tarzı içerisinde sulak alanları ulusal ve mahalli olarak ayırmak yerine, sadece sulak alan olarak tanımlanması, tescili ve korunması gerekir. Aksi halde ülkemizin biyolojik çeşitlilik, yer altı sularının beslenmesi,  taşkın kontrolü,  sediman ve besin depolama, su arıtma,  iklim değişikliğinin kontrolü,  fırtınadan korunma, sulak alan ürünleri, dinlenme – turizm bakımından önemli olan bu ekosistemlerinde önemli kayıplar ortaya çıkacaktır.

  • Cuma 20.4 ° / 10.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 15.7 ° / 6.3 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Pazar 14.7 ° / 3.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı