YAŞAR KAYA


Tarih mirasına ışık tutan muallimler?


Sevgili Okuyucularım.

Hafta içinde, Kırıkkale Hayrat Vakfının düzenlediği Osmanlı Türkçesi sertifika törenine Vakfın il temsilcisi olan İsmail Efe Demirhan kardeşimin özel davetlisi olarak katıldım. Program başlı başına dolu dolu geçti. Bazen duygu dolu, bazen övünç dolu, bazen umut vadeden konuşmalara tanıklık ettim. Gerek Hayrat Vakfının çalışmaları hakkında bilgiler veren İsmail Efe kardeşimin konuşmalarını gerek öğretmenlerimizin konuşmalarını ve hususen kursiyerlerin konuşmalarını dinleyince tarihimizin dil konusunda yeniden şaha kalktığını anladım. Unutmayalım ki Dillerini yitiren toplumlar yerlerini, Yerlerini yitiren toplumlarsa, Yönlerini de yitirirler ve insanlığa bir şey veremezler. Dil cemiyetle beraber yürür. Cemiyeti de dili de ayakta tutan geleneklerdir. Dil gölgesidir cemiyetin. Cemiyeti geride bırakıp koşmaz.(Cemil Meriç)

Programı izlerken 1400 sene önce Resul-ü Ekrem´den (a.s) Abdullah bin Mesud´un bizlere ulaştırdığı hadisi şerif aklıma geldi. Efendimiz Buyuruyor ki ?İlim ortadan kalkmadan ilme sarılmalısınız. Onun ortadan kalkması ilim sahiplerinin yok olup gitmesidir. İlme sarılınız çünkü siz ona ne zaman muhtaç olacağınızı bilemezsiniz.? Cenabı Hak muvaffakiyet versin öğretmenlerimize inşallah. Çığır açacak öncü çalışmalara imza atmışlar. Yurdumuzun her ilinde, ilçelerinde hatta dünyanın her yerinde binlerce, milyonlarca insanımıza ecdadımızın dili olan Osmanlı Türkçesinin okunup yazılması hususunda gayretler içerisine giren Hayrat Vakfına binlerce teşekkürler ederim. Bu öğretmenlerimiz medeniyetimizin kayyum değeri olan milli değerimiz olan dil hususunda medeniyet tohumları saçıyorlar. Yaşadığımız bu yüzyılda belki zemheri ayları yaşıyor olabiliriz. Gelecek nesillerimize yani Ahmetlere, Mustafalara, Saidlere Fatmalara, Ayşelere tohum oluyorlar. Sizler tohumu toprağa saçınız. Necip Fazılın dediği gibi ?Tohum saç, bitmezse toprak utansın. Hedefe varmayan mızrak utansın? Bunları okuyunca aklımıza şu soru gelebilir neden Osmanlıca öğrenmeliyim.

Milletleri millet yapan ve o milleti diğer milletlerden ayrı bir millet yapan temel esaslardan birisi de o milletin kullandığı dil ve alfabesidir. Dil; fikir dünyasının tezahürüdür, kendini ifade edebileceği iletişim aracıdır. Milletin hatırası, ruhu, özü, mayasıdır. Dilini kaybeden milletler, hatırasını, hafızasını hem ferdi hem de milli kimliğini, açıkçası her şeyini kaybetmeye yüz tutmuştur. Dil şuurunu kaybeden bir millet, millet olma şerefini kaybetmekle yüz yüze gelir. Lisan ve yazısını kaybeden bir millet, hafızasını kaybetmiş demektir. Böyle bir millet, kendi kültürüne ve tarihine yabancılaşır, geçmişte ne olduğunu unutur, bugün ve gelecekte ne olacağını bilemez hale gelir.

Osmanlıca; Türklerin yüzyıllar boyunca geliştirdikleri özgün bir dildir. Hem Arapçadan hem Farsçadan faydalanmış ama ikisi de olmamıştır. Gelecekle geçmiş arasındaki köprüyü sağlam kurabilmenin yolu, Osmanlı Türkçesini okuyup anlayabilmekten geçmektedir. Millî kültürümüzün temelini oluşturan eserlerimizin hemen hemen tamamı, Osmanlıcayla yazılmıştır. Hâlbuki yeni neslimiz, dedesinden kalmış bir kitap veya eski bir tapu senedinin, bir paranın, bir çeşme kitabesi, tarihî bir çarşı girişi ya da belki her gün altından geçtiği üniversite giriş kapısında yazılı olan Osmanlıca metnini okuyamadığı gibi, gerek ne manaya geldiği, gerekse estetik zevkini yudumlama imkânından mahrumdur.

Tarih önünde bizden sonraki nesillere köprü olabilme mesuliyetimiz bir yana, sadece sanat noktasında dahi uzak kaldığımız bu mirasın, birçoğu üslup sahibi ve kendi başına ekol olan güzîde hattatlarımızın göz nurlarıyla bir dantelâ gibi işledikleri o kıymet biçilemeyen canım eserlerinden niceleri, artık yabancı müze ve koleksiyoncuların en güzel köşelerini süslemektedirler. Oysaki kendi memleketimizde ecdadımızın bizlere birer emaneti, birer yadigârı olan ve bir kısmı, aylar süren çalışmalarla ancak hazırlanabilmiş hususi kâğıtlar üzerinde eşsiz birer tabloya dönüşen veya bazen pirinç bir levha ya da mermere asırlara meydan okurcasına kazınan, bazen de uğruna gözünü bile kaybetmek bahasına bir câmi´ kubbesine ilmek ilmek işlenen ve akıllara durgunluk veren hat sanatı numuneleri bugün, apayrı ve şaşılacak bir kadirbilmezliğin incitici yalnızlığına terkedilmişlerdir.

Ecdadımızın her zaman şeref duyduğumuz bin yıllık şanlı bir tarih koridorundan bizlere armağan ettikleri sayısız güzîde eserler fikrî boyutta da bugün çoğumuza, maalesef bir turiste olduğu kadar uzak, anlamsız ve yabancıdır.

Şu halde günümüz gençliğinin hissesine, dedelerinin birkaç bin sene önceki kültür mirasını rahatlıkla okuyup anlayabilen diğer milletlere imrenmek mi düşüyor? Neden biz de kendi çocuğumuza, araştırdığı herhangi bir mevzuda, ecdadının birikimine birinci elden uzanabilme imkânını tanımayalım? Çok boyutlu bir altyapıya sâhip ve tarihine yabancı kalmamış, büyüklerine sevgisini ve saygısını kaybetmemiş bir nesil, geleceğe daha ümitle bakmamızın bir teminatı değil midir? Üzüntüyle belirtelim ki, batılı araştırmacıların hem konuşma dili cihetiyle Türkçeyi, hem de bir yazı dili olan Osmanlı Türkçesini öğrenerek yaptıkları derli toplu araştırmalardan, bugün Osmanlı´nın torunlarından ancak İngilizce bilenler istifade edebilirken, bilimsel çevirileri (!) yapılan bu yabancı kaynaklar da, ne gariptir ki, bir sokak ötedeki kendi millî kütüphanelerimizi referans göstermektedir. Gönlünde millî harstan, kültürden bir nebze olsun hissesi bulunanların, içinde bulunduğumuz bu vaziyete üzülmemesi mümkün değildir. Osmanlıcayı öğrenmek, öz yurdunda kendi kültürüne yabancı kalmış bir neslin vicdan muhasebesinde, ecdadına ve tarihine karşı vadesi çoktan dolmuş bir fikir borcudur.  Yazımı burada sonlandırırken Bu güzel amaçlı program için başta Hayrat Vakfına ve gönüllü öğretici kadrolarına binlerce kez teşekkür eder. Kurslara katılan tüm kardeşlerime abilerime ablalarıma da Bundan sonraki yaşamlarında başarılar dilerim. Bu gönüllü muallimlerimizi ise tarihler yâd ile anacaklardır.

Fatih Kaya
22.12.2017 15:09:21
Rabbim kalemini güçlendirsin

Murat sağlam
22.12.2017 15:11:28
İstanbuldan selamlar .her hafta yazılarını takip ediyoruz.

ilyas zengin
22.12.2017 15:13:08
Antalyadan yazılarını okudum abi süper bir yazı

Metin alp
22.12.2017 15:14:46
abicim kalemine sağlık inan bende öğreneceğim osmanlıcayı

Ergün dayı
22.12.2017 15:16:54
Kayserinden selamlar hocam seni seviyoruz.

  • Perşembe 21.3 ° / 12.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 20.4 ° / 10.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 15.7 ° / 6.3 ° Orta kuvvetli yağmurlu