HABİLHAN PEHLİVANLI


Tarih tekerrürden mi ibarettir?(1)

Tarih tekerrürden mi ibarettir?(1)


Prof. Dr. Reha Oğuz Türkkan anlatıyor:
?44 Olaylarını anmanın adı, ?Türkçülük Davası? olarak tanındı. Doğru da oldu. Çünkü bu, iki bin yıl kadar gerilere uzanan Türk milliyetçiliğinin bir şahlanış anıydı.?Türklerin Milliyetçiliği? olduğu için de, eşanlamda olarak, ?Türkçülük? deniyor. Ancak ?Türkçülük? deyiminin, ?Türk Milliyetçiliği? etiketinin altında biraz daha özel bir anlamı var: Türk Yurdu ve Türk Ocakları?nın Hüseyinzadelerin, Ömer Seyfettinlerin, Ziya Gökalpların ve Mehmet Emin Yurdakulların 1910?lu yıllarda başlattıkları ve ?Turan?ı, ?Bozkurt?u sembolleştirdikleri akımın belirleyici ismi. Ondan sonra da Atatürk?le, Nihâl Atsız?ın ?Atsız? ve ?Orhun?, benim de ?Ergenekon?, ?Bozkurt?, ?Gökbörü? dergileriyle devam ettirdiğim, 1940?lı yıllarda yeni hamlelere sebep olan bir davaydı bu. 
Nasıl Türk Milliyetçiliği 2000 yıl boyunca, kâh tarihin akışları, kâh aydınlarının ve yöneticilerinin ihanetleri ya da hataları yüzünden zaman zaman sönmüş, hatta unutulmuşsa, ?Türkçülük? kolu da aynı akıbete uğramıştır. 
Mustafa Kemal Atatürk?ün bozkurtlu heykelleri, pulları, paraları ve öğrenci kasketleri dönemi onun ölümünden sonra ve İsmet İnönü?nün diktatörlük döneminin başlamasıyla âdeta ?iptal? edilmiştir. 1930?larda Türk Ocaklarının ve Atsız?ın iki dergisinin kapatılmasıyla gene birkaç yıllık bir sessizlik hüküm sürmüş, 1938?de benim ve -o zaman liseli olan- 4 arkadaşımla ?Gizli Bozkurtçu Gürem (teşkilât)? adıyla bir araya gelmemiz sonucu, kapağında hep Bozkurt olan ?Ergenekon? dergisi çıktı. 4. sayısında İnönü hükümeti bunu kapattı (gerekçe: Faşizm tehlikesine işaret eden art arda yazılarım sebebiyle!). Bu sefer ?Bozkurt? dergisini çıkarttık. 2 sayı sonra o da kapatıldı (sebep: ?Köylü Efendimizdir? sloganının gerçeği ifade etmediğini anlatan yazımdan dolayı.) 
O günlerde, Türkiye dışındaki Türklerin davası konusundaki yayınlarımız sebebiyle, İnönü?nün o anki politikası icabı, üstümüze gidilmiyor, başka mazeretlerden mahkemeye veriliyorduk. Fikriyatına girmeden önce olayların seyrine bakalım. 
1940?lı Yıllar aleyhimizdeki dava 1 yıl sürdü, o arada ?Kitap Sevenler Kurumu?nu kurup Ziya Gökalp?ın eski harflerle basılıp yeni harflerde yayınlanmayan ?Türkçülüğün Esasları?nı ilk defa unutulmaktan-birkaç Türkçü kitapla birlikte- kurtardık (1939) ve ?Türkçülüğe Giriş? (1940) kitabımı da o sırada yayınladım. Üç ay geçmeden Kitap Sevenler Kurumu kapatıldı (radyoda, ?Halkevlerine iltihak etti? diye yalan uyduruldu!), ?Türkçülüğe Giriş? de toplatıldı (Allahtan çoğu satılmış bitmişti bile!).
Dava beraatla sonuçlanınca Bozkurt?u tekrar yayımlamaya başladık. Bu sefer Atsız da bize yazı veriyordu. Yıllar boyu dergimiz kapatıldı, açıldı. Temmuz 1941 tarihinde kapakta, Orta Asya?da ve Kafkasya?da yaşayan bütün Türklerin haritasını yayınladık diye kapatıldı. Bu sefer de; ?Bozkurt? demek olan ?Gök-Börü? adlı bir dergi çıkardım. Ayrıca da Komünist tehlikesini inceleyen ve duyuran iki kitapçık yayınladım: ?Solcular ve Kızıllar? ve ?Kızıl Faaliyet?. Atsız?ın ?Orhun?u, Dr. Rıza Nur?un ?Tanrıdağ?ı, Dr. Tevetoğlu?nun ?Kopuz?u, Orhan Seyfi Orhon?un ?Çınaraltı? gibi dergileri de Türkçü yayınlarıyla mücadeleye katılıyorlardı. (Devamı Yarın)
  • Salı 23.7 ° / 10.8 ° false
  • Çarşamba 29.4 ° / 15.1 ° false
  • Perşembe 29.3 ° / 13.5 ° false