Türkiye’de strateji uzmanıyım diye gezenlerin birçoğunun ortak hastalığı, Türkiye’nin ekonomik menfaatleri için strateji üretip(!), siyasi menfaatlerden bîhaber olmalardır. Özellikle içinde bulunduğumuz jeo-stratejik konum itibariyle öncelikle siyasi olarak ve tabi ki de bağımsızlığımızdan ve ülke bütünlüğümüzden taviz vermeden planlar yapmamız gerekirken, ne yazık ki, bizim “millî” düşünmeyi bir türlü beceremeyen strateji uzmanlarımız yüzünden bu konum her geçen gün daha da saplandığımız bir bataklık içerisinde çırpınmaktan öte gidemiyor.
“Aydın” sıfatıyla gezinen 80 öncesi marjinallerinin içine düştüğü, “Bizim dışımızdaki herkesi haklı ve üstün görme hastalığı” bugün de Ortadoğu ülkelerine ve halklarına yönelik uygulanan bir siyaset halini almıştır. “Hırsızın hiç mi suçu yok?” sorusuyla özetleyebileceğimiz bu durum, ne yazık ki bu milletin içinden çıkan “birileri” tarafından her dönem sahnelenegelmiştir.
Millî düşünemeyenler Türk Milletinin içinde hep var olmuş, ne garip ki bu tipler de hep başköşelerde olmuşlardır!
Bir zamanlar Fransız, bir zamanlar Alman, sonra Rus, Amerikan derken, bugünlerde de yoğun bir Acem, Kürt ve Arap “fetişizmi” yaşayan bu “köşe başı stratejistleri” televizyon televizyon gezip Türk Milletinin menfaatleriyle uzaktan yakından alakası olmayan fikirleri “Tele-Hipnoz” yöntemiyle insanımıza aşılamaktadırlar. Bir zamanlar Almanlar “Bugün hacet görmeyin” emrini verse, gün boyu tuvaletin önünden geçmeyi ihanet sayan tipler bugün de var! Dün ABD’ye, Rusya’ya “öte git” dedirtmeyen tipler bugün de Acemlere, Kürtlere ve Araplara karşı bu denli hassaslar!
Haline bakın Irak’ın…
Güneyde Şiiler, ortada Sünniler, kuzeyde de Kürtler her şeyi ele almış,
Olan yine Türkmen’e oluyor!
IŞİD’in de, Kürtlerin de hedefinde Türkmenler var!
Tabi, sen Türk kentleri olan Musul’a, Kerkük’e, Telafer’e, Tuzhurmatu’ya yönelik bir “dış strateji” geliştiremezsen, elin oğlu gelir senin kandaşlarını katlede katlede, senin toprakların üzerinde at oynatır!
Düne kadar lanet okuduğumuz, Türkmenler üzerinde her türlü oyunu oynayan Kürtlerle, Peşmerge’yle, Barzani’yle bugün “dostçuluk “oynamaya kalkmak, ekonomik “flörtlere” girişmek hangi siyasi ve stratejik derinliğin göstergesi?
Beni ilgilendiren, Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Ortadoğu üzerindeki en önemli stratejisi ve menfaati, kesinlikle ve öncelikle Türkmenlerin can ve mal güvenliğini sağlamak üzerine olmalıdır.
Bakın Irak Kürtleri’yle PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’ye…
IŞİD’e karşı hemen birlikte hareket etmeye başladılar.
Hani düne kadar birbirlerine silah sıkıyorlardı?
Anlayacağınız, “kan bağı” her türlü bağdan daha önceliklidir!
Türkiye bir an önce gerek Irak, gerekse Suriye’deki Türkmen kardeşlerimize sahip çıkmak ve onların menfaatlerini korumak zorundadır. Aksi halde Türkiye’de kimi yazarlar çıkar, “Bu olaylar bir Türk-Kürt Federasyonuna gebe…” diyerek gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışındaki Kürtleri, bir devlet olarak tanımayı öneren zırvalar sunar!
Ya Türkmenler?
Onların toprakları ve devlet olma haklarını kim savunacak?
