KIRIKKALE NEDEN SAHİPSİZ?
Sokağa çıkın ve sorun, “Kırıkkale’nin en büyük sıkıntısı ne?” Herkes birbirine benzer sıkıntılardan bahsedecek ama dönüp dolaşıp “Kırıkkale Sahipsiz!” diye bir cümle kuracaktır.
Peki, Kırıkkale’ye sahip çıkması gerekenler yeterince sahip çıkmıyorlar da biz sade vatandaşlar olarak, sahip çıkması gerekenlere yeterince destek olup yaptıklarını takdir edip “helâl olsun” diyebiliyor muyuz?
Kimse kusura bakmasın, hepimiz insanız ve nefsimiz var. İnsanoğlu, yaptığı çalışmalar neticesinde takdir edildiği, taltif edildiği sürece yaptığı işe daha da odaklanır. Öyle ya, “Marifet iltifata tabidir.”
*
Peki, Kırıkkale’de böyle mi oluyor?
Ne yazık ki hayır!
Bu şehirde “kimileri” gece 12.00’de Resmî Gazete’nin o günkü nüshası yayımlanıncaya kadar, Vali Bey için “Gitti… Gidiyor… Gidecek…” diye olmadık gürültüler çıkarmadılar mı?
Peki, sonuç? Valimiz, aslanlar gibi Kırıkkale’ye hizmet etmeye devam ediyor.
İyi de derdiniz neydi böyle çalışkan, gayretli, Kırıkkale halkıyla samimiyetle kucaklaşmış bir valiyle?
*
Sonra, ikinci kez milletvekilliği yapan Halil Öztürk…
Geçen dönem üç yıl birlikte çalıştım ben bu adamla. Huyunu da çok iyi biliyorum, karakterini de neyi yapıp yapmadığını da…
Yatıyor Kırıkkale, kalkıyor Kırıkkale, işi Kırıkkale, gücü Kırıkkale olan bir milletvekilinden ne istiyorsunuz?
Elinin erdiği, gücünün yettiğince Kırıkkaleli birçok gencin rızık sahibi olmasına vesile olan, Kırıkkale’ye yapılan birçok hizmet ve yatırımın hayata geçirilmesi için adeta Bakanlıkların kapılarında yatan bir milletvekilinin size ne zararı oldu da çamur atma yarışındasınız?
Eğer usulsüz bir şey talep ettiniz de yapmadıysa, kusura bakmayın, yapmaz. Bunca düşmanlığınızın sebebi buysa, çok daha şiddetli düşman olabilirsiniz ona, yapmaz! Dedim ya, “Huyunu da çok iyi biliyorum, karakterini de neyi yapıp yapmadığını da…”
*
Göreve geldiği günden beri Kırıkkale’de birleştirici, samimi, saygılı, mütevazı tavırlarıyla, birkaç dönemdir oy kaybeden partisini yeniden ayağa kaldırıp Kırıkkalelinin yeniden teveccühüne mazhar olması için gece gündüz demeden çalışan Engin Pehlivanlı’yla ne derdiniz var peki?
Birinize tepeden mi baktı? Hayır!
Kalbinizi mi kırdı? Hayır!
Partinize zarar mı veriyor? Hayır?
Çeşitli zamanlarda haksızlığa uğrayıp geri plana atılmış olmasına rağmen bir gün olsun partisine küsmüş, kırılmış, partisinden uzaklaşmış mı? Asla!
Şehri yönetenlerle uyum sorunu mu var? Hayır?
Partisini temsil noktasında eksiği mi var? Bu soruyu sormak bile ayıp!
Yolsuzluk mu yapıyor? Zinhar!
Peki, öyleyse Engin Pehlivanlı ile derdiniz ne?
*
Neden bu üç isim üzerinde durdum, biliyor musunuz?
İki yıldır Sayın Valimizin maiyetinde çalışıyorum. Nasıl bir insan ve yönetici olduğunu, niyetini ve hedefini çok iyi biliyorum.
Üç yıl Halil Bey ile çalıştım. Niyetini ve hedefini çok iyi biliyorum.
Engin Pehlivanlı da tahmin edebileceğiniz üzere, 1800’lerden beri bölgenin yönetiminde söz sahibi olmuş Arslan ve Tayyar Beylerin; Cumhuriyet Döneminin ilk genel seçimlerinde Ankara Bölgesinden, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Ali Fuat Cebesoy’un ardından en yüksek oyu almış İhsan Pehlivanlı’nın ve sonrasında Zühtü, Fikri, Alpaslan, Ağabey Pehlivanlıların çizmiş olduğu yolda dürüst ve samimi bir şekilde ilerleyen bir siyasetçi ve benim de kuzenim. O yüzden de niyetini ve hedefini çok iyi biliyorum.
*
Peki, birisi ilin valisi, diğeri bir partinin milletvekili ve bir diğeri de başka bir partinin il başkanı olarak sizce neden bu kadar birilerinin hedefi?
Hiç tereddütsüz söyleyeyim:
Üçü de “Kırıkkale” diyor da başka bir şey demiyor.
Üçünün de kafasının arkasında farklı hesapları yok!
Peki, Kırıkkale için bu kadar çalışıp didinen birileriyle kimler uğraşır?
Cevap çok net: Kırıkkale’nin hayrını değil kendi menfaatlerini düşünenler uğraşır.
*
Ezcümle, aslında Kırıkkale sahipsiz değil de birileri öyleymiş gibi gösterip Kırıkkale'yi sahipsiz bırakmaya çabalıyor!
*
Allah, herkesin gönlünü de niyetini de hesabını da en iyi bilendir. Fitnecilerin bir hesabı varsa, Allah’ın hesabı daha büyüktür. Allah, Kırıkkale’mizin yüzüne baksın da böyle valiler, böyle siyasetçiler Kırıkkale’mizde söz sahibi ve yönetici olsunlar. Yoksa, maazallah, nerelerde neler oluyor, altından kimler çıkıyor, herkes çok iyi biliyor!
