Bu yıllarda okullarda veya toplumun büyük kısmında ya ülkücü görüş ya da sol görüş hakimdi. Bu günkü milli görüşcülerler MHP nin himayesinde ve korumasında alttan alttan çalışırken, PKK sempatizanları ise sol görüşün içerisinde yeşermeye ve filizlenmeye çalışıyorlardı. Bugün MHP ve CHP memleketin bu duruma gelmesinden şikayetcilerse tüm bunları geçmişteki yaptıkları hatadan kaynalandığını unutmamalılar. İşte o gün koruduğunuz kolladığınız o küçücük çocuklar bugün büyüdüler kimsenin gücünün yetmiyeceği bir kuvet oldular. Hani derler ya ?besle kargayı oysun gözünü? Kimsenin şikayet etmeye hakkı yok. ?Kendim ettim kendim buldum? diyelim
İşte bu yıllarda gençlik yerinde duramayan, kabına sığmayan bir oluşum içerisindeydi. Özellikle köy çocuklarının büyük bir kısmı yatılı okullarda okuduğundan anne yok, baba yok, sığınacak, yol gösterecek, tutunacak bir dal arıyorsun. Eğer bu dal sağlamsa hayatta kalıyor, başarıya ulaşıyorsun yoksa belli güçlerin maşası olup seni kullanacakları bir duruma geliyorsun. Tamda hayatımızın bu korunmaya veya kullanılmaya muhtaç zamanında okulumuzdaki bazı öğretmenlerimiz bize ve gurubumuza babalık yaparak, güzel bir sahiplenme ile bizlerin daha da içinden çıkılmıyacak durumlara düşmemizi engellemişlerdir. Kendilerine ne kadar teşekkür etsek azdır. Bizleri kendi çocukları gibi koruyup gözetmeleri, o çocuk yaşta belki ailemizden daha çok korumaları hayatımızın ileri dönemlerdeki insanlardaki bencillik duygularını gördüğümüzde bu öğretmenlerimizin ne büyük bir insan erdemiyle donatıldıkları hemen ortaya çıkıyor. O dönemde biliyorum gayet iyi hatırlıyorumki paranın pulun önemi yok sadece memleket meselesi var ve herkes bir başka yönden ülkenin kalkınması ve birliği için var gücü ile çalışıyorlardı. Seksenli yıllardan sonra kapitalizmin yoğun şekilde yaşanması ile Türkiye kabuk değiştirdi herkes paranın pulun ve sermayenin esiri olmaya başladı.
Bende öğretmen olduktan sonra öğretmen okulundaki öğretmenlerim gibi olmaya çalıştım .Yıllar sonra şunu anladım ki gerek sağdaki öğretmenlerimiz , gerekse solda ki öğretmenlerimiz bizlere çok iyi sahipleniyorlardı. Bende mesleğime atanınca onları örnek aldım. Açıkca ifade edeyim hiç beceremedim, hiç onlara benziyemedim. Onlar gibi sevmek sayılmak, hatırlanmak sadece bu öğretmenlerimize onların kuşağındaki öğretmenlere has bir özellik olduğunu anladım ve bunların o zamanın bir ekolü olduğunu, kimsenin bu öğretmenlerimize benziyemiyeceğini kavradım. Çünkü onlar almadan veriyorlardı. Bizler ise bana faydası varmı? Kaça? Sebep ve sonuç ilişkilerini irdeliyerek seksenli yılların kapitalizmi az veya çok hepimizi etkilediğini gördük. Her ortamda vatan millet, ülke sorunları konuşurken, Araban varmı? Dairen varmı? Paran varmı? Sohbetleri ile önce bizleri uyuşturdular. Bizden sonraki gençliği ise memleket sorunları ile ilgilenmeyen duyarsız bir duruma getirdiler.Ülkemizin bir köşesinde savaş terör varken diğer yanında ise hiç bir şey olmuyormuş gibi günlük yaşantıya devam etmeleri nereden nereye geldiğimizi gayet iyi özetlemektedir. Beyler bu toprakları ecdadımız her karışını kanları ile sulayarak bizlere bırakmışlardır. İlgisiz, bilgisiz, körükörüne yaşamıyalım. Gençlik vatanımızın en büyük değeridir.Geleceğin sahipleri gençlerine önem veren ülkelerin olacaktır.Türkiye bu ülkede yaşayan tüm halkların ortak adıdır.İstanbul ,DiyarbakırşVan Samsun,Mersin, Hakkari bu ülkenien herkarışı senin,benim,hepimizin.Hiç kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. Bu üleke hepimize yeter.Barış içinde dış güçlerin oyununa gelmeden kardeşce, hep beraber mutlulu yarınlar inşallah hepimizin olacaktır.
İsmail Dursun KUZUCU
i.dursunkuzucu@hotmail.com)
